Bebeklerin Dili ve Ağlayarak Anlatmak İstedikleri

Bebeklerin ağlamasının en sık sebebi acıkmasıdır. Bebekler çok sık acıkır, bazen emzirmeden 15-20 dakika sonra bile acıkıp ağlayabilir.

Annesini emdikten hemen sonra ağlamaya başlarsa, bunun iki sebebi vardır: Ya aldığı süt ona yetmemiş yani karnı doymamıştır veya gazı vardır.

Bebek yeterli süt emip doyduğu halde, mızmızlı bir sesle ağlıyorsa, sevgi ve ilgi eksikliği çekiyor demektir.

Bebeğin karnı tok ve altı temiz olduğu halde, bacaklarını karnına doğru çekerek acı bir sesle ağlıyor ise, gaza bağlı karın ağrısından şüphelenmek gerekir.

İlk üç-dört ayda emerken yuttuğu hava veya hazımsızlıktan dolayı oluşan gazlar, bağırsaklarını gererek sancıya sebep olur.

Kabızlık çeken bebek de, gazı olan bebek gibi rahatsız olur ve ağlayarak bunu belli eder. Kabız olan bebeğin karnı gergindir.

Bebekler ayrıca üşümekten veya hararetten de ağlar. Bebekler harekete ihtiyacı varken kımıldamasına izin verilmiyorsa, uyumak istiyorken oynatılıyorsa, yahut aksine oynamak istiyorken uyumaya zorlanıyorsa, burnu tıkalı olduğundan nefes almakta zorlanıyorsa, diş çıkarıyorsa, pişiği varsa, altı ıslaksa ağlar.

Bebekler ayrıca aşırı uyarılma durumlarında, korku ve şokta ağlar. Açlığı belirten ağlamanın ekseriya, sessizlik; nefes, ağlama; sessizlik, nefes şeklinde bir ritmi vardır. Kızgınlık belirten ağlama daha yüksek ve keskindir.

Odaları temiz ve havalandırılmış olmalıdır. Her bebek farklı tonlarda ve anlamlarda ağlamaktadır.

Çocuklar İçin En Zararlı Altı Alışkanlık

Çocuklar için zararlı olan ve ailelerin de artık göz yummaya başlamalarıyla bir tehdit haline gelmeye başlayan bazı alışkanlıklar var. Çocukların geleceğini etkileyen ve sonuçları, aileleri de üzecek olan alışkanlıklar!

Tüm aileler çocuklarının sağlıklı büyümesini ister. Ama kendi çabaları dışında çocuklarını etkileyen birçok etmen vardır. Bunlardan bazıları çocukların yiyip içtikleri ile ilgili olurken bazıları da oynadıkları alanlar, gittikleri okullar, oynadıkları oyunlar, seçtikleri arkadaşlar gibi kontrol edilmesi zor etmenlerden oluşabilir. Çocuğunuz dışarıda oynamak yerine video oyunları ile zaman geçiriyor olabilir. Sizin özenerek pişirdiğiniz ve besin değerlerine göre seçtiğiniz yiyecekleri değil de sadece dışarıda yemek yeme isteğini tatmin etmek için fast food tarzı yiyecekleri de seçiyor olabilir. Hatta bu yemekleri ve diğer yemekleri sağlı bir şekilde ailesinin yanında, yemek masası başında yemek yerine yiyeceğini alıp bilgisayar veya televizyon karşısına da oturuyor olabilir. Tüm bu alışkanlıklar, sağlıksız beslenen, hareketsiz ve asosyal çocukları işaret etmektedir. Bu tür bir hayat tarzının sonu ne yazık ki çok uzun yıllar sürmeyecek, yakın bir zamanda kendini gösterecek olan obezite sorununu da beraberinde getirir. Ayrıca çevresi ile iletişimi günden güne azalan çocuk asosyalleşecek ve kendine olan güvenini de yitirecektir.

Hem bedensel hem de ruhsal olarak çocukları yıpratan düzensiz ve özensiz alışkanlıklar, mutlaka aileleri de aynı derecede rahatsız etmektedir. Ama gün geçtikçe yapılan ikazlar ve hatta verilen cezalar geçerliliğini ve otoritelerini yitirmektedir.

Yapılan araştırmalarda günde yirmi dakika bile oyun oynayan bir çocuğun, hiçbir şekilde dışarı çıkmayan ve arkadaş edinmeyen, hareketsiz bir çocuktan çok daha mutlu ve sağlıklı bir hayat geçirdiği gözlemlenmiştir. Çocukları sağlıksız ve mutsuz hale getiren bazı alışkanlıklar ise aşağıda sıralanmıştır.

1. Neredeysem Yemek Oraya Gelir! Bilgisayar veya televizyon başında yemek yiyen çocuklar artık şaşırtıcı olmaktan uzaktalar. Neredeyse hemen hemen hepsinde görülen bir hareket bu. Ama midenin dolup dolmadığına karar vermek ve bununla ilgilenmek için çok yoğun ve meşgul olan beyinleri, onlara doyduklarına dair bir mesaj iletemez ve normalden çok daha fazla yerler. Ve hatta bu yemek sonrasında tokluk hissi duymaları dahi zorlaşır. Ailelere yapılan öneri, yemek masasını daha eğlenceli bir hale getirmeleridir.

2. Televizyon Zamanı! Çocukların anne ve babalarından daha fazla enerji dolu olduğu bir sır değildir. Ama aileler onlara televizyon izlemeleri veya video oyunu oynamaları konusunda izin vermediklerinde bu enerjiyi harcayacak yer ararlar. Yapılan araştırmalara göre iki yaşın altındaki çocukların hiçbir şekilde televizyon izlememesi, iki yaşından büyük çocukların ise günde bir ile iki saat arasında televizyon izlemesi uygundur. Yine araştırmalarda, çocukların televizyon ve bilgisayar oyunu saatlerinde yarı yarıya yapılan azaltımlarda kilo vermelerinin sağlandığı görülmüştür.Yapacak bir şey bulamadıklarında dışarıya çıkıp biraz yürümeye başlayan çocuklar ardından yaşıtları ile tanışıyor ve onlarla daha fazla zaman geçirmeye, daha çok oynamaya, koşmaya başlıyor.

3. Güzel Görünmüyorsa Yemem! Birçok çocuk,yemeklerini gözleriyle seçiyor. Gözlerine güzel görünmeyen, renkleri hoşuna gitmeyen veya yeterince süslü olmayan, güzel kokmayan yemekleri yemek istemiyorlar. Ayrıca yemeklerin popüler olması, ünlü bir insan tarafından yenilmesi ya da yenilmemesi, arkadaşlar tarafından sevilmesi veya sevilmemesi de yemek yeme alışkanlığını etkileyen faktörler arasındadır. Çoğu kez “bir ısırık alsan çok seveceksin” cümlesi telaffuz edilir. Ve çoğu zamanda aileler haklı çıkar ama o ısırığı aldırmak için biraz daha süsleme sanatını konuşturmak gerekmektedir.

4. Yemeğin Hazır Olmasını Bekleyemem! Hazır yiyecekler ve atıştırmalıklar, genellikle en büyük sorunlu yiyeceklerdir. Ama çocuklar okuldan geldikten sonra hazırda bir yiyecek bulmak isterler. Ve bu yemekler annelerinin yaptığı ve tabağa koyulmuş yiyecekler bile olsa ellerinde gezdirebilecekleri, bir yandan başka işlerle uğraşırken bir yandan ısırabilecekleri yemekleri tercih ederler. Bu konuda onların inatlarını kırmak oldukça zor olmakla birlikte meyve ve sebze gibi hazır, sağlıklı ve onların da hoşlarına gidebilecek ufak atıştırmakları çocuklarla buluşturmakta fayda vardır. Bu şekilde onları cips, çikolata gibi abur cuburlardan uzak tutabilirsiniz.

5. Beslenme Çantası Yerine Hazır Sandviçler! Öğle yemeklerinde okullarda yemek için anne yemeklerinden daha cazip yiyecekler vardır. Sandviçler, hamburgerler, küçük pizzalar! Güzel görünümlü, güzel paketli ve değişik seçenekli olabilen bu yemekler, yaş sınırlaması olmadan hemen hemen bütün çocukları cezp etmektedir. Sınıfında oturup masasında yemek çantasının içindeki anne yemeklerini yemek yerine arkadaşlarıyla birlikte oyun oynarken yiyebileceği bir sandviçi tercih eden çocuklar, hem zamandan kazanırlar hem de dışarıdan yeme duygularını tatmin ederler. Kalori açısından da çok yüksek olan bu yiyecekleri tercih etmemeleri için çocuklarınızın çantasına değişik şekilli ekmekler, güzel dilimlenmiş veya şekillendirilmiş meyve ve sebzeler koymayı deneyebilirsiniz.

6. İyi Bir Rol Model Olamayan Anne ve Babalar! Çocuklar her yaşta onlara sahip çıkabilecek, onlara güven telkin edebilecek, koruyabilecek ve davranışları düzgün olan anne ve babalar isterler. Bir anne-babanın yapması gereken son şey ise kendi yapmadıklarını çocuklarına yaptırmaya çalışmaktır. Çocuğunun sağlıklı beslenmesi ve yaşamasını isteyen anne ve baba, çocuğunun yanında sigara içmemeli, düzgün yiyecekler tüketmeli, zararlı alışkanlıklardan uzak durmalıdır. Çocuğuna dışarıda biraz hava alıp oynamasını söyleyen ama bütün gününü televizyon karşısında geçiren anne-babanın nasıl bir inandırıcılığı olabilir ki? Çocukların bu gibi durumlarda aklı karışır ve doğru-yanlış ayrımı yapmakta zorlanırlar. Bu nedenle iyi bir çocuk yetiştirmek için önce anne ve babaların kendilerine çeki düzen vermeleri ve sağlıklı bir yaşamın gerekliliklerini yerine getirmeleri gerekmektedir.

Bebeğinizin gelişimi normal seyrinde mi ?

Özellikle prematüre ve riskli bebeklerin gelişim takibi için büyük önem taşıyan “Bayley Scales of Infant Development” testi, bebeklerin zihinsel ve motor gelişimlerinin takip edilmesini sağlıyor. Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümü’nden Pedagog Güzide Soyak anlatıyor…
img2 Bebeğinizin gelişimi normal seyrinde mi ?

Çocukların gelişimlerinin değerlendirilmesi ne kadar önemlidir?
Anne ve babalar çoğu zaman çocuklarını etraflarındaki diğer çocuklar ile karşılaştırıp, gelişimlerinin geri kalıp kalmadığını anlamaya çalışırlar. Karşılaştığımız sorunları, tecrübeli başka yetişkinler ya da kendi bilgilerimiz doğrultusunda anlamaya çözmeye çalışırız. Çocuk okulda başarısız oluncaya dek giderek artan gelişimsel gecikmeyi fark edemeyebiliriz. Bu problemler profesyonel yardım gerektirebilir. Gelişimin takip edilmesi ile anne-babalara eğitimsel önerilerin yapılması, olası risklerin erken tanınması ve müdahale edilmesi sağlanabilir.

Polikliniğinizde ne tür uygulamalar yapıyorsunuz? 0-16 yaş çocukların ne tür gelişimlerini değerlendiriyorsunuz?
Amerikan Hastanesi Çocuk Gelişimi Polikliniği’nde 0-16 yaş çocukların zihinsel-motur-dil-sosyal gelişimlerini değerlendirmekteyiz. Bu polikliniğin içerisinde prematüre ve riskli bebeklerin değerlendirilmesi, takip edilmesi de yer almaktadır. Öğrenme ve dikkat bozuklukları, hiperaktivite, davranış bozuklukları, duygu durumları ile ilgili yaşanan sorunlar çalışma alanlarımızı oluşturmaktadır.

Gelişim açısından geri kalmış çocuklara ne tür programlar uyguluyorsunuz?
Polikliniğimize başvuran ailelerle yapılan görüşme sonrasında çocuk doktorlarımızın konsültasyonunu istiyoruz. Bu bilgiler doğrultusunda detaylı gelişimsel değerlendirme yapıyoruz. Ailelerle tekrar bir araya gelerek sorunun ne olduğunu ve yapılması gerekenleri aktarıyoruz. Çocuğun sorununa yönelik hazırlanmış özel eğitim programı ile takip ediyoruz.

1-42 ay arası uygulanan Bayley Scales of Infant Development (2) testinin önemi nedir?
Birçok tarama ve zeka testi ile birlikte riskli bebeklerin takibinde tüm dünyada kullanılan Bayley Scales of Infant Development (2) uygulamaktayız. Zihinsel ve motor gelişimlerini takip ederken sosyal gelişimi de gözlemleme fırsatı buluruz. Bebekler herhangi bir sorun yaşamıyor olsalar bile bulundukları aya ait kendi gelişimlerinin bilgisini elde ederiz. Bu değerlendirme, anne ve babaların olası kuşkularının anlaşılmasına yardımcı olur. Doğum öncesi ve sonrası güçlükler geçiren riskli bebeklerin takip edilmesi amacı ile de kullanılır.

Bu test nasıl uygulanıyor?
Bayley Scales of Infant Development (2) testi, eğitimini almış uzmanlar tarafından uygulanır. Anne ve bebekle yapılan bir görüşme ve uygulama sürecidir. Zihinsel ve motor gelişimi anlamak için test malzemeleri kullanılmaktadır.

Çocukların gelişimi konusunda anne-babalar nasıl yönlendiriliyor?
Değerlendirme sonrasında herhangi bir sorun olmasa bile aileye çocuğun kendi gelişimi ile ilgili detaylı bilgi veriyoruz. Normal çocuk gelişimi için de çocuğun bulunduğu döneme ait bilgi ve önerilerimizi sunuyoruz.

Bu test malzemeleri nelerdir?
Çocuğun günlük hayatı içinde kullandığı, şekil bulmaca vb. oyuncaklara benzeyen test malzemeleri ile uygulama yapıyoruz.

Çocuklarda Kilo Sorunu ve Çözümleri

Çocuklarımız neden aşırı kilolu veya şişman hale geliyor sorusunun cevabı üç yanlışta gizli. Yanlış beslenme, yeterinden az bedensel hareket, genetik eğilim.

Bedensel fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri, ama aynı zamanda büyüme ve gelişmelerini aralıksız sürdürebilmeleri için karbonhidrat, protein ve yağları dengeli bir şekilde ve ihtiyaçları kadar almaları gerekiyor, onlara günlük aktivitelerinin gerektirdiği enerjiyi karşılayacak kadar enerjiyi ve büyümelerini sürdürebilecek kadar proteini aynı anda içeren bir besin planı gerekiyor.

Enerji ihtiyaçlarını karşılarken kalorileri abartır, aşırıya kaçarsanız ya da aldıkları kalorinin gerektirdiği kadar bedensel aktiviteyi yapmadıklarını gözden kaçırırsanız çocuklarınızın fazla kilolu olmalarını kaçınılmazdır.

Genetik bazı sorunların, bazı hastalıkların da çocuklarınızı şişmanlatması mümkündür. Kilolu çocuklarınızı eleştirmeyin, motive edin. Sağlıklı besinleri satın almayı, lezzetli ve doğru pişirmeyi, keyifli yemek yemeyi zevkli bir uğraşı haline getiririn.

Yemek sofralarına mutlaka onları da oturtun. Yiyecek ve içecek seçimlerinde küçük porsiyonlara yöneltin. Sporcu sorumluluğu edinmelerini sağlamaya çalışın.

Okulda verilen yemeklerin, okul kantininden aldıkları atıştırmaların sağlıklı besinler olup olmadığını izlemeye çalışın.

Doğurmadan Anne Olmak - Evlat Edinme

Dünyanın en kutsal ve en güzel duygusu annelik! Ama anne olmak için ille de hamile kalıp çocuk doğurmanıza gerek var mı? Size "anne" demeyi bekleyen o kadar çok kimsesiz çocuk var ki…

Bir çocuğun gülümsemesinden daha güzel bir şey var mıdır şu dünyada? O güzel gözleriyle size bakması, öpmesi, size anne demesi… Bir canlıyı karnınızda taşımak, onu doğurmak, onun herşeyinden sorumlu olmak, eğitmek, emek vererek düzgün bir birey haline getirmek. Annelik emek vermektir, ve bunu da karşılıksız bir aşkla yapar bütün anneler.

Şüphesiz tüm kadınlar birgün annelik duygusunu tatmak isterler. Fakat bazen kader küçük oyunlar oynuyor ve çocuk sahibi olmak mümkün olmuyor. Sağlık sorunlarından dolayı çocuk sahibi olamayan ve tedavi gören binlerce kadın var. Bir umutla tekrar tekrar deneyen, uzun süre tedavi gören ve tüm çabaların boşa gittiği durumlar söz konusu olabiliyor.

Ülkemizde çocuk özlemiyle yanıp tutuşan aileler kadar, aile özlemiyle de yanıp tutuşan, sıcak bir aile ortamına hasret binlerce çocuk bulunmakta. Çocuk Esirgeme Kurumunda bulunan çocuklar kendisini evlat edinecek ailelerini bekliyor. Bir aileye dahil olmayı bekleyen miniklerimiz, neden çocuk özlemiyle dolu olan bir anne babanın evladı olmasın?

Medeni Kanun, 305-320’inci maddelerinde mahkeme kararı ile kurulabilen bir hısımlık ilişkisi olarak kabul ediyor. Evlat edinmek isteyen kişinin bizzat veya tutacağı bir avukat vasıtasıyla kendi ikametgahının bulunduğu yerdeki yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi’ne Medeni Kanunun 315’inci maddesi uyarınca "evlat edinme kararı"için başvuruda bulunması gerekiyor. Yetkili mahkemeden alıncak "evlat edinme" kararı ile evlatlık ilişkisi kurulmuş oluyor.
Evlat edinmek için gerekli şartlar

1.Yaş Şartı: Evlatlıktan en az 18 yaş büyük olmak koşulu ile en az 30 yaşında olmanız gerekiyor.

2.Evlilik Şartı: Eşlerin birlikte evlat edinmeleri için en az 5 yıllık evli olmaları gerekiyor. Eşinden ayrı olanlar tek başlarına evlat edinemiyorlar.

3. Bakım ve Eğitim Şartı:Evlat edineceğiniz çocuğa 1 yıl süre ile bakmış ve eğitmiş olmanız gerekiyor. Çocuk özürlü is bu süre 5 yıla kadar çıkıyor.

4. Evlatlığın Menfaati Şartı: Evlat edinecek çocuğun menfaatinin sağlanması gerekiyor. Ancak o zaman hakim onay veriyor.

5. Rıza Şartı: Medeni Kanun’un 308’inci maddesine göre, "ayırt etme gücüne sahip olan, rızası olmadıkça evlatlığa alınamaz."

İstenen Belgeler

* Vesikalık fotoğraf
* Nüfus cüzdanı örneği
* Evlenme cüzdanı örneği
* İkametgah belgesi
* İş ve gelir durumunu gösteren onaylı belge
* Sabıka kaydı
* Sağlık kurulu raporu

Emzirme Döneminde Enfeksiyon belirtileri nelerdir?

Emzirme döneminde görülen enfeksiyonun (laktasyon mastitinin) sebebi meme başındaki çatlak ve soyulmalardan giren bakterilerdir ve süt stazı da (birikimi) enfeksiyon gelişimini kolaylaştırmaktadır.

Enfeksiyon daha çok memenin periferik (meme başından uzak) bölgelerinde görülür. Enfeksiyona en sık stafilokok aureus, daha seyrek stafilokok epidermidis, nadiren streptokok species adlı bakteriler sebep olmaktadır. En sık görüldüğü dönem doğumdan sonraki 5-12. haftalardır. Görülme oranı yaklaşık %7-9’dur.

Enfeksiyon belirtileri nelerdir?

Meme üzerinde; Kızarıklık, ağrı ve sıcaklık artışıdır. Eğer apse oluşmuşsa şişlik ve flüktüasyon( şişliğin üzerinde yumuşama) eklenmektedir.

Sistemik; Ağrı, ateş, titreme ve lökositoz (kanda beyaz küre artışı) sıklıkla görülen belirtilerdir.

Enfeksiyon nasıl tedavi edilir?

• Memeye ılık kompres uygulanması,

• Antibiyoterapi,

• Memedeki sütün boşaltılması(emzirerek veya pompa ile sağarak)

• Eğer bu tedaviye cevap alınamazsa apse gelişebilmekte ve cerrahi müdahale gerekebilmektedir.

Emzirme döneminde görülen enfeksiyonlar sırasında bebek sütten kesilmemeli emzirmeye devam edilmelidir. Bu dönemde emzirmenin bebeğe zararı yoktur!

Enfeksiyondan nasıl korunabilirsiniz?

Emzirme dönemi enfeksiyonlarından korunmanın en iyi yolu doğumdan sonra meme başı bakımı ve hijyenine dikkat edilmesidir. (Örneğin; her gün duş alan ve meme başında çatlağı olmayan bir annenin her emzirme sonrası birkaç damla anne sütünü meme başına sürmesi yeterlidir. Eğer meme başında çatlaklar oluşmuşsa kaynamış ılımış su ile meme başının temizlenip çatlaklar için merhemler kullanması yeterli bakımı sağlamaktadır.)

Bebeklerde Eğitim - Bebek jimnastiği

Bebekler bir şey anlamaz diye düşünmeyin. Doğduğu günden itibaren bebek her gün yeni şeyler öğrenir. Yeni kişiler ve nesneler tanır. Sesleri ayırt eder. Kendisi tekrarlar yapar. Bebeğiniz öğrenmeye öncelikle kendi vücudunu tanımakla başlar. Ellerine, ayaklarına bakar, dokunur, ağzına götürür. İlk aylarda anneyi ve annenin memesini kendi vücudunun bir parçası olarak algılar. Ayrımı yavaş yavaş yapmaya başlar. Çocuğunuzun ilk aylarını önemseyin. Onun gelişim potansiyelini araştırmasında yardımcı olun.

0-6 aylık bebeklerle neler yapabilirsiniz:

Bebeğin dış dünyayla olan ilgisini geliştirin. Duyularını keşfetmesini sağlayın. Ufak bir ayna ile ışık oyunları yapabilirsiniz. Işığı fark ediyor mu? Işığı takip ediyor mu? Önce göz takibi, sonra başıyla izleyebiliyor mu? Işığı her izlemesinde mutlu olduğunuzu, sevindiğinizi ona anlatın. Bebek masajı yaparak onun kendine güveninin gelişmesini, kendini emniyette hissetmesini ve başkalarıyla duygusal bağlar kurmasını sağlayın. Böylece bebeğinizin nelerden hoşlandığını bilir ve onu daha iyi tanırsınız. Ağladığında sizin bildiğiniz hoşlandığı davranışları yaparak onu susturabilir ve eğlendirebilirsiniz. Göz teması kurarak yapılan masaj çok değerli olacaktır. Siz masaj yaparken hem ona dokunarak vücudunu doyururken hem de göz teması (kontağı) kurarak ruhunu da doyurmuş olursunuz.

6-12 aylık bebeklerle neler yapabilirsiniz:

Bebeğiniz sizinle birlikte oyunlar oynayarak sebep sonuç ilişkilerini kavrayacaktır. Bebeğinizin yaratıcılığını arttırıcı yeni girişimlerde bulunmasını destekleyerek onun öğrenmesini ve beceriler geliştirmesini sağlayabilirsiniz. Farkındalık yaratma, keşfetmesini sağlamak çok önemlidir. Bu konuda sık ve tekrarlayıcı uygulamalar yapmak öğrenmenin ve duygusal doyumun artmasını sağlayacaktır.

Sosyal farkındalık yaratmak ve beyin gelişimini hızlandırmak için müzik ve dansla yapılan aktiviteler yapabilirsiniz. Ona bir oyuncak gösterin ve bu oyuncağı saklayın, onun bulmasını sağlayın. Her defasında oyuncağı farklı bir yere saklayın ve bulduğunda sevindiğinizi bildirin. Alkışlayın, sevinç çığlıkları atın ve aferin deyin. Bu oyuncağı işin başında hep aynı yere saklayın. Bulmasını sağlayın, bulunca olumlu tezahürat yapın. Daha sonra oyuncağı sakladığınız yeri ondan biraz daha uzaklaştırın ve nereye kadar oyuncakla ilgisinin kaybolmadan devam edebileceğini fark edin. Oyuncağın adını söyleyin. Sakladığınız oyuncak herhangi bir bebek, emzik veya onun battaniyesi olabilir. Önceden tanıdığı sevdiği, aşina olduğu bir materyal olmalıdır. Daha sonrasında sesli oyuncaklar da kullanabilirsiniz. Çıngırak, diş kaşıyıcı gibi yuvarlanan, canlı renkleri olan bir top, araba veya onun ayısı, kuzusu olabilir. Sakladığınız mesafe yaş ilerledikçe artacaktır.

Belli bir aydan itibaren oyuncağın sadece sesini duymasının sağlanmasıyla araması mümkün olacaktır. Belli bir yaşta da siz ona oyuncağın ismini söyleyerek saklayabilirsiniz. Oyuncağı bulacak, size getirecek ve sizin sevinmenizi isteyecektir. Bütün bunlar onun öğrenme sürecini tetikleyecek, harekete geçirecektir. Bu karşılıklı oyunları yaparken mimikleriniz çok önemlidir. Teşvik edici, isteyici, onaylayıcı olmalısınız. Tekrarlardan kaçınmayın. Tekrarlar pekiştirici olacaktır. Bebekler böyle pozitif iletişimi içeren keyifli oyunlardan sıkılmazlar. Bu aylarda müziğin ve dansın etkisi çok önemlidir.

12-16 aylık bebeklerle ne tür oyunlar oynayabilirsiniz:

Artık ikili olarak oyunlar kurabilirsiniz. Bebeğiniz ile birlikte oyun alanındaki oyuncakları, aletleri bu aylarda rahatlıkla kullanabilirsiniz. Topu tut ve at oyunu en sevdikleri oyundur. Saatlerce hiç bıkmadan usanmadan oynayabilecekleri bir oyundur. Artık o sizin bulmanınız için oyuncaklarını saklayabilir. Siz oyuncağı bulun ve sevinin. Ama hemen bulmayın, bir süre arayın. Arama süresinii bebeğinizin beklentisine göre ayarlayın. İpin ucundaki bir oyuncağı çekip sürüklemek, yürütmek onun bu aylarda çok hoşuna gidecektir. İpinden tutup çekilebilen tekerlekli arabalar veya hayvanlar bu yaşta seçilmesi gereken oyuncaklardandır. Örneğin yürürken başını veya kuyruğunu sallayan bir köpek çok heyecan verici olabilir.

Bebekler oynadıkça istedikleri, hissettikleri ve düşündükleri şeyleri ifade edebilme becerisi kazanırlar, sosyalleşirler. Siz onun her defasında yeni bir denge, koordinasyon duygusu geliştirmesini izlersiniz. Bu aylarda bebeğiniz artık diğer bebeklerle ve çocuklarla birlikte oyunlar oynamaya başlar. Tam anlamıyla oyuncaklarını paylaşmasa da onları verip alabilir. Bu aylarda yanına gelen çocukları fark eder ve sevinç tepkisi gösterir. Çocuk gidecekken gitmesin diye ağlar. Ondan kesinlikle oyuncaklarını vermesini veya paylaşmasını istemeyin. Birlikte oyun, evcilik, öğretmencilik 3 yaşında devreye girecektir, Bu konuda aceleci olmayınız.

16-24 aylarda bebeklerle nasıl oyunlar oynayabilirsiniz:

Bu 1-2 yaş aralığıdır. Bu dönemde bilişsel, fiziksel ve sosyal gelişim hızlı olarak devam etmektedir. Fiziksel hareket bu dönemde tam anlamıyla devreye girmiştir. Takla atma, koşma, zıplama rahattır. Artık düşme korkusu tamamıyla kaybolmuştur. Artık konuşma ve kelime haznesinin zenginleşmesi için sözlü oyunlar oynamalısınız. İstenilen komutu almak ve uygulamak, zorlukları başarmak, yaptığını size göstermekten zevk almak artık istenilen yaklaşımlardır. Bu dönem ona pek çok şey öğretebildiğiniz bir dönemdir. Sizi taklit eder. Hızlı öğrenir. Sesli onaylanmak ister. Çiş alışkanlığı kazandırma da bu aylarda olacaktır. Onunla artık saklambaç gibi oyunlar oynayabilirsiniz.

Bu dönem karıştırıcılık, meraklılık dönemidir. Her şeyi, her yeri karıştırmak ister. Eline almak, tutmak, bakmak ister. Pek çok şeyi atar. Sesini dinlerler, bu bir öğrenme sürecidir. Sakın bu dönemde sizi kızdırdığını düşünmeyin. Oyuncaklarını bırakıp çatal, kaşıklarla oynamayı seçebilir. Dönem inatçılık dönemidir. Bazen inat eder, kendi söylediklerinin ve isteklerinin kabul edilmesini ister. Bu durum sizi paniğe sokmamalıdır. Oyun konusunda hiç itiraz etmez. Gerekli olan fazla oyuncak değil, yaşına uygun olan oyuncaklardır.

Anne-bebek jimnastiği

Bebeklik döneminde bebekler gaz sorunu yaşadıkları için onlara sık sık masaj yapmak, jimnastik yaptırmak uygun olmaktadır. Masajla jimnastiği birleştirebilirsiniz. Bu çalışmaları yaparken konuşun, göz teması kurun, ona güzel sözler söyleyin. Anne ile bebeğin iyi bir bağ kurması anlamına gelen bu tür çalışmalar bebeğin duygusal gelişimi ve kendine güveni açısından çok önemlidir. Yoga bazlı bir çalışmada hem bebek hem anne için dinlendirici ve canlandırıcı olacaktır.

Serbest oyun

Evinizin içinde bebeğiniz için minderlerden yükseltiler oluşturun. Oyuncaklar onun kaldırabileceği kadar hafif ve renkli olmalıdır. Tırmanma minderleri zevkli olabilir. Ona rahatlıkla yaralanmadan, bir yerini acıtma korkusu olmadan düşebileceği bir ortam yaratmalısınız. Eğer oyuncaklarıyla rahat rahat oynuyorsa onu kendi haline bırakabilirsiniz. Onunla konuşurken yüksek ses tonu kullanmamalısınız.

Bebeklerle resim

Bebeklerinizin resim yapması iki yaş civarında olur. Daha ufak yaşlarda da annenin yardımıyla el boyası gibi resim çalışmaları yapılabilir. Çocuğunuz resim yaparken onun adına renkleri seçmeyin. Onun seçtiği renkler size göre uygun değilse bile değiştirmeye çalışmayın. Kırmızı at, mavi adam gibi.

Müzik

Her bebek müzik duyunca sallanmaya, oynamaya, vücudunu oynatmaya başlar. Bebeklerde ritim duygusu önemlidir. Ritim, vuruş, tempo, melodi gibi müziğin temel kavramları bebeğe tanıştırılabilir.

Çocuklarda Kabakulak Hastalığı ve Tedavisi

Kabakulak, tükürük bezlerinde şişliğe yol açıp yanaklarda dolgun görünüme neden olan bir viral enfeksiyondur.

Basit bir çocukluk çağı hastalığı olarak görülse de, nadiren menenjit, ensefalit, işitme kaybı, gibi ciddi komplikasyonlara da yol açabilir. Özellikle 2-12 yaş arası aşısız çocuklar risk altındadırlar. Bebeğinize ilk olarak 15 ayda yaptıracağınız kızamık, kızamıkçık, kabakulak aşısı ile bu hastalığa karşı koruma sağlayabilirsiniz. Ancak tek doz aşı, ömür boyu koruyucu olmadığından önerilen zamanda tekrarını yaptırmayı da unutmamalısınız.

Kabakulak, özellikle kulak altı tükürük bezlerini etkileyen viral bir enfeksiyondur. Kabakulak enfeksiyonları ciddidir fakat yakalanma riski azdır, nadir görülür. Çünkü 1960’tan beri aşısı yaygın olarak kullanılmaktadır.
Belirtileri: ağrılı ve şişmiş tükürük bezleri, çiğneme veya yutmada ağrı, ateş, halsizlik ve yorgunluktur.
En biline belirti şişmiş tükürük bezleridir.
Tedavisinde, antibiyotik etkili değildir, karmaşık olmayan durumlarda hastalık 2 hafta içinde geçer. Kabakulak aşısı (MMR) aşısı yaptırılmalıdır. Çocuklara, okula başlamadan önce uygulanmalıdır. Tek doz yerine iki doz yapılmalıdır, böylesi daha güvenli ve etkilidir.
Özellikle şu kişiler aşıyı yaptırmalıdır:
Doğum yapmayan genç kadınlar,
Okul ya da işte çalışanlar,
hastane, sağlık tesisi ve okulda çalışanlar,
Yurtdışı seyahatlerine gidenler.
Şu kişiler ise yaptırmamalıdır:
Hamileler,
Alerjisi olan ve antibiyotik kullananlar,
bağışıklık sistemi bozuk olanlar
ve kanser hastaları.

Çocuklarda ve Gençlerde İştahsızlık - Anoreksi

İştahsızlık(anoreksi), özellikle çocuklarda görülen yemek yememe, acıkmama hastalığıdır. Ergenlikte bu rahatsızlık başlar. Aşırı kilo kaybı ile kendini gösterir. Eğer kilo kaybı vücut ağırlığının %15’ini geçiyorsa durum ciddileşir. Bu kişilerde, şişmanlama korkusu ilerlemiştir. Özellikle genç kızlarda görülmektedir. Çok zayıfladıklarında dahi kilolu olduklarını düşünürler. Sürekli yemek yemeyi reddederler. Bu durumdaki bir kişi doktor ve danışman hizmeti almalıdır.

İştahsızlık belirtileri:
Tutarsız, sürekli değişen vücut ağırlığı
Yemek reddetme
En az 3 kez adet görmeme
Zayıflık
Hassaslaşan cilt
Nefes darlığı ve saplantılar.

Tıbbi riskler şunlardır:
Mineral kaybı
düşük vücut ısısı
düzensiz kalp atışları
kemik erimesi
osteoporoz
bulimia nervoza.

Hamilelerde anoreksi tehlikeli bir durumdur. Bebeğin alması gereken besinleri alamayan bir anne, bebeğinin sağlığını da tehlikeye atmış olur. Düşüklere, sağlık sorunlarına ve ölüme bile yol açabilir. Zayıf kemik yapısı gelişir ve kemik bozuklukları da görülebilir. Özel bakım ve vitamin almaları gerekir. Doğum öncesi düzenli kontroller yapılmalıdır. Egzersiz de yapılabilir.

Bulimia ile arasındaki fark, bulimia, yediğini kusma hastalığıdır, Anoreksi ise yememe hastalığıdır.

Psikolojik olarak gelişebilen bu hastalık, 70 yaş ve üzerindeki yaşlılarda da sık görülmektedir.

Doğum Sonrası Anne Takibi

Günümüzde tıp bilimindeki gelişmeler ve yeni bilgiler, 18 yaşından küçük ve 35 yaşından büyük anne adaylarının özel olarak izlenmesini, sıkı takibini gerekli kılıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi’nden Yüksek Riskli Gebelikler-Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Özlem Pata, tüm gebelerin dikkatle izlenmesinin önemli olduğunu ancak bazı gebelerin çeşitli riskler taşıdıklarını, bu risklerin de anne ve bebek sağlığını riske atabildiğini, bu nedenle ayrıntılı incelemelerin çok önemli olduğunu söylüyor.

Yüksek riskli gebelik takibi” sırasında hastayı tek bir hekimin izlemesi mümkün değil. Bu, farklı branşlardan hekimlerin ortak bilgi ve deneyimleriyle yürütülebilen bir izleme şekli. Ekipte kadın doğum uzmanının dışında, dahiliye uzmanı, endokrinoloji uzmanı, diyetisyen, fizik tedavi ve göz doktoru da bulunuyor.

Yüksek riskli gebelik ne zaman söz konusu?

* Eğer anne 18 yaşın altındaysa, 35 yaş üstündeyse,
* Annenin sistemik hastalıkları varsa
* Annede tansiyon, guatr, şeker, kalp, kolajen doku hastalıkları, damar ve diğer yapıları tutan hastalıkları varsa
* Anne çok zayıfsa ya da çok şişmansa: Bunu değerlendirirken “Vücut Kitle İndeksi(VKİ)”nden faydalanıyor. Eğer anne çok zayıfsa ya da obez ise, gebelik riskli olabilir. Zayıf anne karşımıza gelince gıda alım yetersizliği oluyor; bu gebeyi de etkiliyor, ayrıca çok zayıf kişilerde erken doğum riski daha fazla görülebiliyor. Şişmanlık ise en büyük sorunlardan biri. Şişman bir anne adayı, gebelikte de kilo alıyor ve tansiyon, kalp, şeker hastalıklarıyla karşılaşılabiliyor. Ayrıca şişman kişilerde “derin ven trombozu” denilen pıhtılaşma eğilimi fazla olduğu için, doğum güçleşiyor, normal doğum azalıyor, sezaryen olasılığı artıyor. Bebekte de kilo sorun oluyor; 4 kilonun üzerinde bebekler doğabiliyor. Damarsal yapıları tutan bir hastalık da eşlik ederse gelişme kısıtlaması görülüyor.
* Ailede akrabalık ilişkisi varsa: Aile fertlerinde kalıtsal anomaliler varsa taşıyıcılık riski artıyor. Bunun dışında akrabalık evliliği varsa nadir görülen kan hastalıkları, doğumsal anomaliler olabiliyor. Bu durumda, genetik hastalık olup olmadığını sorgulanıyor; tansiyonu dahil tüm sistemik muayenesi yapılıyor.
* Daha önceki gebeliklerde riskli durumlar yaşanmışsa: Annenin daha önceki gebeliğindeki durumlar da belirleyici olabiliyor. Gebeliğe bağlı tansiyon, şeker hastalığı olduysa tekrarlama ihtimali de artıyor. Preeklempsi (hamileliğin anormal seyrettiği bir durum) varsa kişinin sonraki gebeliklerinde bu durumun görülme riski 7-8 kat artıyor. Tekrarlayan düşük, tansiyon, erken doğum riski olan kişilerde kazanılmış kalıtsal hastalıklardan biri olan trombofiliye bakmak gerekiyor. Bu noktada gebelik boyunca kanı sulandırıcı ilaçlara başlanması gerekiyor.
* Anne ilaç kullanıyorsa; Kullanılan ilaçlar da riski gebelik yapıyor. Gebeliğin bir döneminde antibiyotik kullandıysa, psikiyatrik hastalığı nedeniyle zorunlu olarak kullandığı ilaçlar varsa bebeğe zarar vermeyecek olan ilaçlarla tedavinin sürdürülmesi önem taşıyor.

Yüksek Riskler Bebek Sağlığını Etkiliyor

Yüksek riskli gebelik olsun ya da olmasın tüm gebeliklerin izlenmesinin önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Özlem Pata, “Riskli değil diye düşünürsünüz ama karşınıza ani problemler çıkar. Biz bu nedenle anne adaylarını 28. haftaya kadar izlemek isteriz. Daha sonra da takiplerimize devam ederiz. Eğer tansiyon sorununu kontrol altına alamadıysak hastanede izleriz” diyor. Yüksek riskli gebeliklerin sonunda prematüre bebek doğacağına ilişkin görüşün her zaman doğru olmadığını belirten Dr. Pata, ayrıntılı takipler sayesinde hem doğumsal anomalileri hem de erken doğumları azaltmayı amaçladıklarını söylüyor.

Gebeliğinizi Mutlaka Planlayın

Kadınlara gebeliklerini planlı bir şekilde gerçekleştirmelerini, bu nedenle önce bir hekime danışarak var olan risklerini öğrenmelerini tavsiye eden Doç. Dr. Özlem Pata, “Kadınlara gebelik istiyorlarsa gebe kalmadan 3-4 ay öncesinden kadın doğum hekimlerine danışmalarını öneriyoruz. Alınacak ilaçların takibi, risklerin incelenmesi, ailedeki hastalıklar, süregelen hastalıkların bilinmesi çok önemli. Bazı kadınlar çok bilinçli bu konuda. Ancak hepsi için aynı şeyi söyleyemeyiz. Örneğin şeker hastalığı olanların açlık kan şekerinin en iyi olduğu dönemde gebe kalmasını istiyoruz. Aksi takdirde, bebekteki anomali riski artıyor” diyor.

Doğum Sonrası Anne Takibi

Annelerin izlenmesi doğum sonrası süreçte de devam ediyor. Doğum sonrası 5-7’inci günde, bebek normal doğum yöntemi ve sezaryenle doğmuş olsa da izleniyor. Enfeksiyon, kanama yönünden inceleniyor, annelere meme bakımı gibi konularda bilgiler veriliyor. 40 gün ya da iki ay sonra tekrar anneler görüşmeye çağırılıyor. Smear testi yapılıyor, şeker hastalığı varsa şeker yüklemesi yapılıyor, korunma yöntemleri konusunda bilgi veriliyor. Söz konusu olan obez bir anne adayıysa şeker yüklemesi erken isteniyor. Haftada 3 gün spor yapması öneriliyor. Normal kilolu annelerden gebeliği 9-10 kilo alarak bitirmeleri isterken, obez anneler sadece 4 kiloyla bitirmeleri gerektiği söyleniyor. Obez annelerin şişman bebek dünyaya getirecekleri düşüncesi vardır; ancak bu her zaman doğru değildir. Çok küçük bebek de dünyaya getirebilirler. Bebek iri olduğunda, bebeğin başının kanala girmesi zor olabiliyor, normal doğum güçleşiyor. Bu nedenle sezaryen yöntemiyle doğum tercih ediliyor.

Çocukluktaki Stres Yetişkinlikte Depresyona Yol Açabiliyor

Stresli bir ortamda büyüyen çocukların yetişkinlikte depresyon hastası olma riskleri daha fazladır.
Genç yaşta beyinde oluşan stres ve kötü etkiler kalıcı olarak kalır. Beynin önemli bir geni değiştirilir depresyona yol açan hormonlar yüksek düzeyde salgılanır ve yaşam boyu strese yol açabilir.

Çocuk ve gençlerdeki duygu durumu bozuklukları, yetişkinlik dönemine göre daha az araştırılmış olmalarına rağmen son yıllarda bu alanda ilerlemeler sağlanmıştır.
Depresif hastalıkların ergenlik çağından önce görülebilmesini sorgulayan önceki inanışların aksine, yakın zamanlarda teşhiste hangi ölçütlerin kullanılması gerektiği; epidemolojiye, nedenlerine, ilerlemesine ve sonuçlarına yönelik çalışmalarda daha ileri tekniklerin kullanımı; ayrıca depresif, distimik ve risk gruplarını oluşturan çocukların tedaviye tepkileri gibi konular üzerinde durulmaktadır.
Araştırmalar ergenliğin ilk ve orta dönemlerine doğru depresyonun genel sıklığında iki cinste de artış olduğunu göstermektedir. Fakat kızlardaki oranlar erkeklere göre daha yüksektir. Kızlardaki bu artış konusunda fikir birliği olmasına rağmen, bu farklılığı açıklamaya yönelik daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.

Tamamen doğal, Nature Rich markalı bebek ürünleri şimdi Watsons’ta.

Bebeğimizin taptaze cildi için üretilen doğal bakım ürünlerine bir yenisi daha eklendi. Nature Rich markasının bebek ürünleri, hiçbir zararlı kimyasal barındırmadan tamamen doğal maddelerle zenginleştirilerek Kanada’da üretiliyor. Dermatolog onaylı bu ürünler, bebeğinizin hassas cildi için ideal. Boya maddesi, paraben ve yapay alkalin SLS içermeyen Naturel Rich markasının bebek serisi, bebeğinize en doğal bakımı sağlıyor.

Ekonomik alışverişin uğrak adreslerinden olan ve şampuandan kozmetiğe, saç kreminden el kremine, banyo ürünlerinden makyaj ürünlerine kadar kişisel bakım ve temizlikte günlük hayatta ihtiyacımız olan pek çok bakım ürününe ulaşabildiğimiz Watsons alışveriş listemize bebeğimiz için bakım ürünlerini de ekleme sırası…

Nature Rich’in fiyatları da çok uygun… Vücut losyonu (250 ml) 12,75 TL; Saç ve vücut köpük şampuan (250 ml) 13,50 TL; Pişik kremi (150 ml) 12,75 TL; Saç ve vücut şampuanı (250 ml) 11,50 TL.

Ürünleri bulabileceğiniz Watsons Mağazaları: Capitol, Erenköy, Bahariye, Teşvikiye, İstanbul Cevahir, Kurtuluş, Akatlar MKM, Carousel, Olivium, Bayrampaşa Akvaryum, Büyükçekmece Atirus, Silivri Maxi, Bursa Zafer Plaza, Kayseri Park, Bursa Korupark, Forum Mersin, İzmir Forum Bornova, Ankara Panora, Denizli Forum Çamlık, Forum Trabzon, Eskişehir Neo, İstanbul Optimum Outlet, Pendik Neo Marin, Nişantaşı City’s…

Doğum Sonrası Yoga (Postnatal Yoga) - Anne ve Bebek Yogası

Hamilelik süresince düzenli yapılan yoga uygulaması ile fiziksel kondisyon korunur, duruş bozuklukları en aza indirilir, solunum ve dolaşım sistemi güçlenir. Vajinal kaslar rahatladığı için doğum kolaylaşır. Karın kaslarının ve omurgadaki değişikliklerin yeniden yapılandırılması sağlanır. Doğum esnasında da anne, nefesini kullanarak kendini daha sakin kılar ve bedenini çok daha rahat bırakabilmesinden dolayı hem anne, hem bebek için sağlıklı bir doğum gerçekleşir.

Doğuma Hazırlık

Doğum dalgalarıyla nasıl başedebilirim?

* Eşim ve yakınlarım bana doğumda nasıl yardımcı olabilir?
* Doğumun başladığını nasıl anlarım?
* Nefes çalışmalarıyla bedenimi doğuma nasıl hazırlayabilirim?
* Kendim için en iyi doğum ortamını yaratırken sağlık personelinden nasıl destek alabilirim?
* Eşim doğum koçluğu yapmak isterse neleri bilmesi gerekiyor?
* Hastanede bizi neler bekler?
* Ya sezaryen olmam gerekirse?
* Lohusalıkta kendime en iyi nasıl bakarım?
* Emzirme konusunda neler bilmem gerekiyor?
* İlk günler ve aylarda bebek bakımı nasıl olacak?

Bebek yogası, içerdiği akıcı pozlar, kucaklama, birlikte hareket etme, dokunma, ses ve derin gevşeme ile bebeklere nitelikli bir fiziksel uyarım sunar. Anne ve bebek arasında, bebeğin büyümesiyle gelişen huzurlu, canlı ve mutlu bir iletişim kurulmasını destekler. Bebeğin algılayabileceği ve bütünleşebileceği bir hızda yapılan çalışma sindirim ve sinir sistemi dahil olmak üzere bedenin bütün sistemlerini destekler, ders sırasındaki fiziksel aktivite derin ve huzurlu bir uykuya yardımcı olur.

Hamile ve Bebek Masajı

Hamilelik dönemi boyunca kendisi ve bebeğinin bakımı ile ilgilenen anne adayı, bebeğinin dünyaya gelmesi ile çok daha yoğun ve özen isteyen bir döneme adım atmış olur. Doğum Sonrası Yoga uygulaması ’bekleyen anne’ olmaktan ’anne’ olmaya dengeli bir geçiş sağlamaya yardımcı olur. Annenin fiziksel olarak güçlenmesini sağlarken doğum sonrasında vücudun hizalanmasına ve dengeye gelmesine destek verir. Bunların yanı sıra uykusuzlukla gelen yorgunluk ve hormonlar sebebiyle oluşan duygusal gelgitler için bire birdir. En az bunlar kadar önemli bir diğer konu da, yeni annelerin bir araya gelerek deneyimlerini paylaşabilecekleri bir topluluğun oluşmasıdır

Bebeğinizi emzirirken onu hangi pozisyonlarda tutmanız gerekir

Bebeğinizi emzirirken onu hangi pozisyonlarda tutmanız gerekir
Anne ve bebeğin uygun pozisyonu ve bebeğin memeyi doğru kavraması önemlidir, bu göğüs ucu çatlağı oluşmasını ve yetersiz süt üretimin engeller. Birçok anne, koltukta, kanepede, sallanan iskemlede oturarak veya bazen de yatağa uzanarak rahat eder. Özellikle ilk günlerde annelerin düz bir kucak oluşturabilmek için ya ayaklarını kaldırması, ya da bir yastıktan destek alması gerekebilir. Bazı anneler, bebeklerini memelerinin hizasına kadar yükseltir ve orada tutarlar; bazıları ise en doğal emzirme pozisyonu olan duruşta, bebeklerini vücutlarına çaprazlamasına getirerek kendilerine yaslarlar. En sıkça rastlanan emzirme pozisyonları ya kucağın üstüne çaprazlama tutuş, ya da bebeğin ayaklarının annenin arkasına doğru uzandığı duruştur.

Kucakta çaprazlama (beşik tutuşu)
Bebeğinizin başını ya dirsek içinize, ya da kolunuzun iç kısmına yerleştirirsiniz. Bütün vücudu size dönüktür. Kolunuzu bebeğinizin sırtına yaslayarak destek alır ve elinizle de bebeğinizin kalçasını veya arkasını tutarsınız.

Çaprazlama (beşik tutuşu)
Emzirdiğiniz memenizin diğer tarafındaki kolunuzla, bebeğinizi göğüs hizanıza kadar yükseltir ve orada tutarsınız. Dirseğiniz bebeğinizin altını tutar ve kolunuz da bebeğinizin sırtına destek verir. Avuç içinizle, bebeğinizin sırtını tutarsınız ve parmaklarınızla da boynunu tutarsınız. İşaret parmağınızla kulağının altından, başının alt kısmına destek verirsiniz.

Ayakları arkada rugby tipi, tutma ve sabitleme pozisyonu
Kolunuzu yarım ay gibi kıvırırsınız - bebek yan yatar, vücudunu kendi yanınız ve kıvrık kolunuz arasına yerleştirirsiniz. Bebeğinizin omuzları, boynu ve başının alt kısmı sizin elinizden destek alır; gerekirse diğer elinizle de emzirdiğiniz memenizi böylece tutabilirsiniz. .

Her pozisyonda da dikkat etmeniz gereken en önemli husus, bebeğinizin başının ve vücudunun daima memenize çevrili olmasıdır. Meme ucunu ağzına ilk kez vereceğiniz zaman, ilk yapmanız gereken, memeye önce çenesini yaslamasını sağlamaktır. Böylece, ağzının damak kısmıyla meme ucunu ağzına alabilecek ve ağzını tamamen açabilecektir. Bebeğinizin, meme ucunuzdaki Areola kısmının (koyu renkli bölüm) büyük bölümünü ağzına alabilmiş olmasına özellikle dikkat edin. Böylece çok daha rahat emecek ve çok daha fazla süt alabilecektir. Meme ucunun, bebeğin ağzının derinine girmesini ve böylece damağı ile meme ucunda tahrişi önlemesini sağlayan düzgün pozisyonlar, emzirme esnasında oluşabilecek bütün ağrı ve sancıları azaltır ve bebeğin yeterli miktarda süt almasını sağlar.

Çocuk Felci Hakkında Bilinmeyenler ve Tedavi Yöntemleri

Çocuk felci bir virüsten ileri gelen çocuk ve gençleri etkileyen bulaşıcı bir hastalıktır. Aslında omurilikte bozmadde iltihaplanmasıdır. Bu virüs vücuda girdikten sonra omuriliğe yerleşir ve burada sinir hücrelerini iltihaplandırır.

Bu virüs vücuda ağız yoluyla girer. Tükürük ve öksürükle, yiyecek ve suyla bulaşabilir. Sağlık ve temizlik kurallarına özen gösterilmelidir. Yaz ve sonbahar mevsimlerinde salgınlar görülür. Aşılama da çocuk felci için bir tedavi ve önlemdir. Hastalık, ateş, baş ve boğaz ağrısı, kusma, genel halsizlik, ishal gibi belirtilerle başlar. Hafifte geçebilir ağırda.

Ağır geçen durumlarda, bu belirtilere kol ve bacakta kas ağrısı, ensenin sertleşmesi izler ve bacak, kol, sırt, göğüs ve yüz kası felci geçirilebilir. Hasta kaslar bazen iyileşip güçlenebilir. Bazen de kol ve bacaklar incelir, organ büyümesi durur. En ciddi tehlike solunum kaslarının felce uğramasıdır. Bu durumda hasta yapay solunum makinesine alınmazsa ölebilir. Günümüzde çocuk felcinden korunmak için aşılama yapılır.

Bağışıklık kazandıran 2 ayrı aşı vardır. İlki, virüs içeren doku kültürüne sulu formaldehit çözeltisi eklenerek hazırlanır. Ölü virüslerden hazırlanır ve iğneyle deri altına uygulanır. Diğeri ise, şurup ya da tabletlere katılarak ağızdan verilir. Bu aşı ilk kez 1957’de denenmiştir ve virüsleri canlıdır. Fakat hastalık yapıcı etkisi zayıflatıldığı için vücuda zarar vermez ve antikor oluşturarak çocuk felcine karşı bağışıklık kazandırır.

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi ve Sonuçları

Tuvalet eğitimi konusunda sabırlı olunması gerekmektedir. Çocuğun hangi saatlerde altını kirlettiğinin çok iyi gözlenmesi ve o saatlerde tuvalete oturtulması önemlidir. Çocukların kolay giyip çıkarabileceği türden elbiseler tercih edilmeli.

Tuvalette gösterdiği her başarıdan sonra ödüllendirilmeli. Elleri her tuvalet sonrası yıkatılmalıdır. Gece kazalarını önlemek için yatmadan önce tuvalete götürülmeli. Tuvalet ve temizlik eğitimi, neşeli bir oyuna dönüştürülmelidir.

Çocuğunuzun tuvalet ve banyodaki tavırlarını gözleyin, başkalarını taklit ediyor mu? Sakın onu zamanından önce, o bu işe hazır olmadan zorlamayın. Bebeklerin önemli bir bölümü, gerekli olgunluğa 18-24 ay dolaylarında ulaşırlar ama bazıları için ise 4 yaşa kadar beklemek gerekebilir.

Çocuğunuzun boyuna uygun lazımlık yada klozete uygulanabilir oturma yeri alın. En önemli özellik, çocuğun otururken ayaklarının yere değmesidir. Bu durumda bağırsak hareketleri başlayınca, yerden destek alabilir.

Kalın bir kumaştan yapılmış ya da tek kullanımlık kilotlar giydirin. Bezden olanlar genellikle çocuğun çişini fark etmesi nedeniyle daha çok işe yarar. Tek kullanımlık olanları dışarı çıkarken kullanın. Önce bir kaç saatle başlayın. Geceleri alt bezine devam edin.

Kilolu Çocuklar İçin Diyet Rehberi

Çocuk diyetinde esas nokta çocuğun gelişimine zararlara neden olamayacak tarzda dengeli olmasıdır. Bu diyete ek olarak çocuğun daha çok hareket etmesi sağlanmalıdır.

Uyanınca
1 bardak ılık su
1 250 ml meyve ve suyu

Kahvaltıda
1 2 dilim ekmek
1 adet sahanda yumurta
1 yemek kaşığı reçel ya da bal
1 330 ml süt

Öğle
1-2 dilim ekmek
2/3 porsiyon et yemeği
1 porsiyon börek
1 porsiyon salata

İkindi
2 porsiyon mevsim meyveleri

Akşam
2/3 porsiyon kuru baklagil yemeği
2 porsiyon pilav ya da makarna
1 kase yoğurt
1 porsiyon salata

Gece
1 su bardağı süt

Çocuklar İçin Süt ve Kalsiyumun Önemi

Sütün sağlıklı beslenmenin temel unsuru olduğu bilinmektedir. Protein, yağ, vitamin ve mineraller (başta kalsiyum ve fosfor olmak üzere) gibi beslenmede çok önemli olan besin öğelerini bünyesinde bulunduruyor.

Kemik oluşumunda vücudun kullandığı en önemli mineral kalsiyumdur. Vücutta kemik gelişi yirmili yaşların başına kadar sürer. Çocukluktan itibaren bu yaşlara kadar yeterince kalsiyum alınması hem kemik yapısının güçlü olması hem de ileri yaşlarda oluşabilecek sorunları önleme açısından çok önemlidir.

Kalsiyum aynı zamanda diş ve tırnak sağlında önemli rol oynar; sinir sisteminin çalışmasına, hormonların salgılanmasına ve kasların hareketinin düzgün olmasına yardımcı olur. Kalsiyum açısından zengin besinlerin başında süt ve peynir, yoğurt, sütlü tatlı, ayran gibi süt ürünleri gelir. Sütü sevmeyen çocuklar için yoğurt ve ayran çok iyi kalsiyum kaynaklarıdır.

Badem, balık, beyaz lahana, fasulye ve fındık da yüksek miktarda kalsiyum içeren besinlerdir. Tüketilen bütün içecekler arasında ne yazık ki sütün payı sadece yüzde 9’dur. Süt, insan organizması için gerekli pek çok besin öğesinin bileşiminde hemen hemen yeterli ve dengeli bir şekilde içeren ve insan organizmasında yüzde 80 civarında kullanılan çok önemli bir besin maddesidir.

Çocuklarda ve Yetişkinlerde Yüksek Ateş

Çocuklarda görülen ateş, daha çok bakteri ve virüslerle oluşan enfeksiyon hastalıklarının (bademcik, kulak iltihabı, bronşit, zatüre, sinüzit, dizanteri) seyri sırasında görülür. Ancak diğer hastalıkların belirtisi de olabilir.

Ateşin yükselmesi sırasında titreme, el ve ayak damarlarındaki geçici daralmaya bağlı olarak el ve ayaklarda soğuma, metabolizma hızının artmasına bağlı olarak kalp atışında hızlanma, sıvı ve kalori ihtiyacında artma, huzursuzluk, sayıklama, hayal görme gibi belirtiler görülür.

Isı derecesi 39.5°C veya daha yüksek olan bir çocuk hemen acil tedaviye alınmalıdır. Yetişkinler ise eğer üç günden daha fazla süren 38°C’lik ateş varsa veya 39.5°C ten daha yüksek ise doktora başvurulmalıdır.

Fazla yemek yedikten sonra, çok sıcak ve nemli havalarda, uzun ve yorucu idman sonrası, vücut ısısı yükselir. Kadınlarda, vücut ısısı, bir adet devresi boyunca değişkenlik gösterip, tam yumurtlamadan önce belirli olarak yükselir. Yüksek vücut ısısı, genellikle bir bakteri veya virüs enfeksiyonu belirtisidir.

Bitkisel tedavisi için; bir çay fincanı kaynar suyun içine ince kıyılmış bir çay kaşığı aslanpençesi katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde üç öğün birer çay fincanı içilir.

Çocuklarda reflü gelişimi

Kendini değişik şekillerde gösteren reflü, çocuklarda şu şikâyetlerden bir ya da birkaçının gözlenmesi ile belirlenebilir:
• Çocuğun rahatsız olması, ani ağlama ya da kolik tarzı atağa neden olması
• Çocuğun sık sık tükürmesi ya da kusması
• Yemekten bir ya da birkaç saat sonra çocuğun kusması
• Çocuğun yaşının ilerlemesine rağmen, yemek sonrası kusmaların devam etmesi
• Çocuğun yemek yemeyi reddetmesi
• Ağız kokusu
• Sesi “ıslak” olan geğirme ve hıçkırıklarcocukha Çocuklarda reflü gelişimi

Bazen büyümede gelişim sorunu, sıklıkla boğaz enfeksiyonları ve üst solunum yolları hastalıkları ile sesin kalın-boğuk olması durumlarında ise “pnömoni astım” izlenebilir. Ciddi vakalarda gelişim geriliği bile görülebilir. Sıkça görülen kulak enfeksiyonu, dişlerde çürüme oluşumu ile sinüzit de izlenen bulgular arasındadır. Bazı durumlarda ağızdan salya akması da gözlemlenebilir.

ABD’de 7 milyon çocukta reflü olduğu bildirilmekle birlikte; çocuklarda hastalıklara teşhis konulurken; ne yazık ki reflü düşünülmemekte ve sıklıkla atlanabilmektedir.

Bebeklerin yaklaşık %65’i, yemek sonrası gıdalarını geğirmekte ve bu durum fizyolojik olarak doğal kabul edilmektedir. Gerek içeriğin fazla olması, gerekse oluşum sıklığı sonucu komplikasyonların görülmesi nedeni ile bu durum, hastalık olarak tanımlanabilir.

Pek çok bebekte fizyolojik olarak doğal bir şekilde görülebilen reflü, zamanla azalarak ortadan kalkar ve herhangi bir komplikasyona yol açmaz. Bu durumlarda çocuğun ailesine detaylı bilgi verilmesi yeterli olur. Ancak daha ciddi durumlarda bazen mide asitinin özafagusa etkisi ile burada enflamasyon gelişebilir. Bu durum ise ciddi ağrılar ile yutkunma sorunlarına yol açabilir. Bu enflamasyon, yemek borusunda ödem yaratabildiği gibi yara dokusu ile darlık oluşumuna da sebebiyet verebilir.

Bu durumun getireceği ağrı ve zorluk neticesinde; eğer bebek yemek yemeyi kısıtlarsa, bebeğin büyümesi duraklayabilir.

Hastalığın tanısı için yutkunma filmleri (baryum esophagogram), pH testi ya da endoskopi yardımcı olabilir. Ancak çoğu kez doktorlar, hastanın hikâyesinden yola çıkarak tanı koyabilir.

Tedavide; beslenme alışkanlıkları ile beslenme tekniklerinin düzenlenmesi önerilir. Bebeğin uyanık saatlerinde dik tutulması, gazının çıkarılması ile baharatlı yiyeceklerden kaçınılması, mamanın daha koyu olarak hazırlanması tavsiye edilir. Beşiğinin başucunun biraz yükseltilmesi de gece uykusu için faydalı olacaktır. Bebeğin giysilerinin de çok sıkı olmaması gerekir. Gerektiği takdirde, anti-asit ya da asit salgını engelleyen ilaçlar, doktor gözetiminde kullanılabilir.