DOYMUŞ YAĞLAR DOYMAYA ENGEL-Mehmet ÖZ

"Yiyorum yiyorum doymuyorum!" cümlesinin sorumlusu doymuş yağlardır! Çünkü onlar tokluk hissinizi engeller... Sofradan "Doydum" diyerek kalkmak içinse 'doymamış yağ' yemeniz gerekir.

Bu yağlı cheeseburger kaloriyle yüklü ama en azından açlığınızı kesiyor, öyle değil mi? Tam olarak değil! Aynı kaloriye sahip olsa da düşük yağ içeren yemeklerle kıyaslandığında 'yağ ziyafeti' kıvamındaki bu yiyecekler tuhaf bir şeye yol açar... Vücudunuzun, iştahınızı kesmeye yarayan leptin hormonunu salgılamasına engel olur. Yani kendinizi tok hissetmezsiniz. Göbekleri şişiren, damarları yaşlandıran doymuş yağlar, 'dört ayaklı' kaynaklardan gelir... Yağlı kırmızı et, tereyağı, yağlı peynirler ve diğer tam yağlı süt ürünleri... (Bu arada, trans yağlar da aynı derecede kötüdür) Doymuş yağlar, nadiren palmiye ve hindistan cevizi yağı gibi bitkisel gıdalarda görülür.

DOKULARI ONARIYORLAR

Vücudunuzun yağ hücrelerinde saklanan leptini salgılamasına yardımcı olmak için doymamış yağ içeren besinleri tüketmeniz gerekir. Özellikle ceviz, avokado, zeytin, çeşitli tohumlar, kanola yağı başta olmak üzere bitkisel yağlar, birçok balık ve deniz yosunları doymamış yağ açısından zengindir. Yağdan tamamen kaçınmak da istemeyiz... Enerji sağlamak, vücutta bazı besinlerin emilimini gerçekleştirmek ve dokuları onarmak için yağa ihtiyaç vardır. Ilımlı miktardaki sağlıklı yağ, kalp krizi riskini de düşürür. Ayrıca leptinin bir numaralı görevini yani 'size aç olmadığınızı söyleme' görevini de yerine getirmesini sağlamak gerekir...

BELİNİZ İNCE KALSIN

Doymuş yağlardan uzak dururken bel kalınlığınızı korumak için de şunları yapmalısınız:

* Alkol tüketiminizi kontrol altında tutun: Alkol, leptinin görevini engeller ama masanın üzerine çıkıp dans etmenize ya da eski sevgilinizi aramanıza yol açar!

* Her gün 30 dakika yürüyün ve biraz kas yapın: Bazen leptin, işlevini gerektiği gibi göremez ve hücreleriniz onun mesajlarına cevap vermeyi keser. Egzersiz yaparsanız, hücreleriniz tekrar leptine karşı duyarlı hale gelir.

BELİNİZİ İNCELTME SIRLARI-Mehmet ÖZ

Temel bel ölçüsüyle başlıyor. Birçoğumuz kilolara kafamızı takarız ama aslında önemli olan bel ölçüsüdür. Çünkü, bel ölçünüz genel sağlığınız açısından en iyi ve tek göstergedir. Bel ölçüsü kontrolü programınızın işe yaraması için, ne kadar çok yediğinizi veya yemediğinizi asla düşünmeyeceğiniz pratik bir plana ihtiyacınız var.

Nasıl bir egzersiz programı olmalı?

'SİZ Egzersiz'in bir parçası olan, son derece basit ama bir o kadar da etkili egzersizimi bir deneyin. 'Görünmez sandalye' adını verdiğim bu egzersizi herkes yapabilir. Basit ve çok etkilidir. Bütün bacağı güçlendirir. Sırtınızı bir duvara dayayarak sandalyeye oturur gibi havada oturun (sandalye olmadan!) ve avuçlarınızı dizlerinize dayayın.

İşiniz bittiğinde kolayca ayağa kalkabilmek için bu hareketi tutunabileceğiniz bir mobilyanın yanında yapın. Topuklarınızı dizlerinizin tam altında, 90 derecelik açıyla tutun; omuzlarınız arkaya kıvrılmalı, başınız duvara dayanmalı. Bu şekilde olabildiğince uzun süre durun ve her seferinde süreyi 2 dakika artırmaya çalışın. Yüz kaslarınızı gevşetin ve yavaş nefes alıp verin.

Öğün öncesinde yağ yiyin

Eğer öğüne başlamadan önce az miktarda doğru türde yağlardan alırsanız, beyninize doyduğunuz sinyalini göndererek hormon sisteminizi kandırabilirsiniz. Öğünden 20 dakika önce bir parça yağ yerseniz,

Prensipler neler?

Diyetimin temeli bel ölçüsüyle başlıyor. Birçoğumuz kilolara kafamızı takarız ama aslında önemli olan bel ölçüsüdür. Çünkü, bel ölçünüz genel sağlığınız açısından en iyi ve tek göstergedir. Bel ölçüsü kontrolü programınızın işe yaraması için, ne kadar çok yediğinizi veya yemediğinizi asla düşünmeyeceğiniz pratik bir plana ihtiyacınız var.

Çalışanların uygulaması kolay

Yeme sisteminizi otomatikleştirirseniz kolay. İşte sizler için ailemle birlikte her sabah yediğimiz kahvaltının tarifi; 5 dakikada hazırlanabilen tipik bir tarif ki ben buna 'sihirli kahvaltı bombası' adını veriyorum:

- 2 kişilik, kişi başına 136 kalori

- 1 kaşık (1/3 fincan) soya proteini

- 1/2 çorba kaşığı keten tohumu yağı

- 1/n fincan donmuş çay üzümü

- 1 büyük boy muz (veya hangi meyveyi seviyorsanız)

- 1/2 çorba kaşığı elma suyu konsantresi veya bal

- 30 gram buzlu su ve eğer isterseniz, vitamin tozları

Tüm bunların hepsini bir blendere koyun ve istediğiniz kıvama gelinceye kadar karıştırın.

'SİZ Egzersiz'in bir parçası olan, son derece basit ama bir o kadar da etkili egzersizimi bir deneyin. 'Görünmez sandalye' adını verdiğim bu egzersizi herkes yapabilir. Basit ve çok etkilidir. Bütün bacağı güçlendirir. Sırtınızı bir duvara dayayarak sandalyeye oturur gibi havada oturun (sandalye olmadan!) ve avuçlarınızı dizlerinize dayayın.

İşiniz bittiğinde kolayca ayağa kalkabilmek için bu hareketi tutunabileceğiniz bir mobilyanın yanında yapın. Topuklarınızı dizlerinizin tam altında, 90 derecelik açıyla tutun; omuzlarınız arkaya kıvrılmalı, başınız duvara dayanmalı. Bu şekilde olabildiğince uzun süre durun ve her seferinde süreyi 2 dakika artırmaya çalışın. Yüz kaslarınızı gevşetin ve yavaş nefes alıp verin.

Neden çoğu diyet başarısızlıkla sonuçlanıyor?

Çoğu insan doğrusal bir zihin yapısına sahiptir. Şöyle düşünürler; eğer biraz iyiyse, daha fazla daha iyidir. Ama sağlıklı beden, genellikle doğrusal değildir. Günde 100 kalori daha az alırsanız, her ay yarım kilo verirsiniz ve bir etki görmezsiniz. Ama günde 100 kalori daha az alırsanız (daha fazlası daha iyi değil mi?) muhtemelen yoyo diyetine girersiniz ve verdiğiniz kiloları geri alırsınız. Bunun nedeni, açlığın metabolizmayı yavaşlatmasıdır.

Aynı zamanda karbonhidrat metabolizmanız da yavaşlar. Dolayısıyla, sonunda elinize bir şeker çubuğu geçirdiğinizde, aldığınız kalori çabucak yağa dönüşür.

Stres şişmanlatıyor mu?

Göbek yağı (omentum) özellikle stresle artar ve stres hormon alıcıları vardır; dolayısıyla bel ölçünüz, bedensel stresiniz açısından en iyi göstergedir. Stresle ve bel ölçüsüyle başa çıkmak, büyük ölçüde vücudunuzdaki iltihaplanma seviyeleriyle başa çıkmak demektir. Omega-3 yağ asidi, karaciğerlerimizde iltihaplanmaları önleyen proteinleri (PPAR denir) harekete geçirir ve böylece biyolojimiz obezlikten kaynaklanan iltihaplanmaları gidermede daha etkili olur.

Bu, fazla kilolardan kaynaklanan hastalıklardan uzak durmamızı sağlar. Aynı sağlıklı yağlar, açlık hissi uyandıran 'grelin' hormonu saklar. Yapay yağlar tam aksi etki yapar ve 'nfKB'yi (hücresel seviyede iltihaplanmalar için en önemli etken) uyarır ve çok zararlı bir etki yaratır.

Tartılmak yerine belinizi ölçün

Bazı insanlar, televizyon programlarının sadece akşamları yayınlandığı günlerden beri basküle çıkmamıştır. Bu sorun değil. Bizim için kilonuzu bilmeniz önemli değil; ama yine de bu programda ilerlemek istiyorsanız hemen gidin tartılın. İhtiyacınız olan tek şey bir mezura. Göbek deliğinizin hizasından bel çevrenizi ölçün ve bulduğunuz rakamı yazın. İdeal sağlık göstergesi olarak, kadınlar için ideal bel ölçüsü 82 santimdir. Eğer 93 santimi geçerseniz, sağlık riskiniz artar. Erkekler için ideal ölçü ise 88.5 santimdir. 101 santimden yukarısı sağlık riski demektir.

GENCLİK İKSİRİ-Mehmet ÖZ

Dr.Mehmet Öz, gençlik iksirini açıkladı

Ünlü kalp doktoru Mehmet Öz, ABD'de Oprah Winfrey'in şovunda ömrü uzatan gençlik iksirini açıkladı.

ABD'de yaşayan ünlü Türk kalp cerrahı Prof. Mehmet Öz'ün hazırladığı "yeşil içecek" Amerika'da moda oldu.
Ünlü talk şovcu Oprah Winfrey'in programında, formülü kendisine ait "gençlik iksiri" adını verdiği içeceği tanıtan ünlü doktora, binlerce mail geldi. Yazdığı diyet kitapları Amerika'da satış rekorları kıran Prof. Öz'ün sağlık iksiri, Oprah Winfrey beğenip önerdikten sonra bir anda en popüler içecekler arasında yerini aldı. Oprah Winfrey'in programına katılıp evde bu karışımı hazırlamak isteyenlere Mehmet ÖZ’ ün “gençlik iksiri”, Günde 3-4 bardak içilmesi önerilen, doping etkisi yapan, kilo aldırmayan ve uzun bir yaşam sürmeyi sağlayan formül anti-aging ilacı olarak da kabul ediliyor.

Sekiz farklı sebzeyle hazırlanan karışım, bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor, içindeki anti oksidanlar uzun ve genç bir hayat sürmeye destek oluyor. Çoluk çocuk herkes tarafından tüketilebiliyor. Diyet yapanlara bu karışım yardım ediyor, beslenme ihtiyaçlarını sağlıyor. Prof. Dr. Mehmet Öz "Aslında amacım dünyadaki ev kadınlarını eğitmek. Çünkü, onlar çocuklarına, eşlerine bakıyor. Kadınları eğiterek toplumun geneline sağlık bilinci kazandırmak mümkün" diyor

Nasıl hazırlanıyor?

* 2 kâse ıspanak (İyiceyıkayıp karışımın içine çiğ olarak koyabilirsiniz).
* 2 salatalık.
* 1 kereviz.
* Dörtte bir çay kaşığızencefil kökü.
* Maydanoz.
* İki elma.
* 1 tutam ıhlamur.
* Yarım limon

Bu sebzeleri karıştırıp,suyunu çıkardıktan sonragünde 3-4 bardak için.

BEL ÖLCÜSÜ-Mehmet ÖZ

Temel bel ölçüsüyle başlıyor. Bir çoğumuz kilolara kafamızı takarız ama aslında önemli olan bel ölçüsüdür. Çünkü, bel ölçünüz genel sağlığınız açısından en iyi ve tek göstergedir. Bel ölçüsü kontrolü programınızın işe yaraması için, ne kadar çok yediğinizi veya yemediğinizi asla düşünmeyeceğiniz pratik bir plana ihtiyacınız var.

Nasıl bir egzersiz programı olmalı?

'SİZ Egzersiz'in bir parçası olan, son derece Mehmet ÖZbasit ama bir o kadar da etkili egzersizimi bir deneyin. 'Görünmez sandalye' adını verdiğim bu egzersizi herkes yapabilir. Basit ve çok etkilidir. Bütün bacağı güçlendirir. Sırtınızı bir duvara dayayarak sandalyeye oturur gibi havada oturun (sandalye olmadan!) ve avuçlarınızı dizlerinize dayayın.

İşiniz bittiğinde kolayca ayağa kalkabilmek için bu hareketi tutunabileceğiniz bir mobilyanın yanında yapın. Topuklarınızı dizlerinizin tam altında, 90 derecelik açıyla tutun; omuzlarınız arkaya kıvrılmalı, başınız duvara dayanmalı. Bu şekilde olabildiğince uzun süre durun ve her seferinde süreyi 2 dakika artırmaya çalışın. Yüz kaslarınızı gevşetin ve yavaş nefes alıp verin.

Öğün öncesinde yağ yiyin

Eğer öğüne başlamadan önce az miktarda doğru türde yağlardan alırsanız, beyninize doyduğunuz sinyalini göndererek hormon sisteminizi kandırabilirsiniz. Öğünden 20 dakika önce bir parça yağ yerseniz,

Prensipler neler?

Diyetimin temeli bel ölçüsüyle başlıyor. Birçoğumuz kilolara kafamızı takarız ama aslında önemli olan bel ölçüsüdür. Çünkü, bel ölçünüz genel sağlığınız açısından en iyi ve tek göstergedir. Bel ölçüsü kontrolü programınızın işe yaraması için, ne kadar çok yediğinizi veya yemediğinizi asla düşünmeyeceğiniz pratik bir plana ihtiyacınız var.

Çalışanların uygulaması kolay

Yeme sisteminizi otomatikleştirirseniz kolay. İşte sizler için ailemle birlikte her sabah yediğimiz kahvaltının tarifi; 5 dakikada hazırlanabilen tipik bir tarif ki ben buna 'sihirli kahvaltı bombası' adını veriyorum:

- 2 kişilik, kişi başına 136 kalori

- 1 kaşık (1/3 fincan) soya proteini

- 1/2 çorba kaşığı keten tohumu yağı

- 1/n fincan donmuş çay üzümü

- 1 büyük boy muz (veya hangi meyveyi seviyorsanız)

- 1/2 çorba kaşığı elma suyu konsantresi veya bal

- 30 gram buzlu su ve eğer isterseniz, vitamin tozları

Tüm bunların hepsini bir blendere koyun ve istediğiniz kıvama gelinceye kadar karıştırın.

'SİZ Egzersiz'in bir parçası olan, son derece basit ama bir o kadar da etkili egzersizimi bir deneyin. 'Görünmez sandalye' adını verdiğim bu egzersizi herkes yapabilir. Basit ve çok etkilidir. Bütün bacağı güçlendirir. Sırtınızı bir duvara dayayarak sandalyeye oturur gibi havada oturun (sandalye olmadan!) ve avuçlarınızı dizlerinize dayayın.

İşiniz bittiğinde kolayca ayağa kalkabilmek için bu hareketi tutunabileceğiniz bir mobilyanın yanında yapın. Topuklarınızı dizlerinizin tam altında, 90 derecelik açıyla tutun; omuzlarınız arkaya kıvrılmalı, başınız duvara dayanmalı. Bu şekilde olabildiğince uzun süre durun ve her seferinde süreyi 2 dakika artırmaya çalışın. Yüz kaslarınızı gevşetin ve yavaş nefes alıp verin.

Neden çoğu diyet başarısızlıkla sonuçlanıyor?

Çoğu insan doğrusal bir zihin yapısına sahiptir. Şöyle düşünürler; eğer biraz iyiyse, daha fazla daha iyidir. Ama sağlıklı beden, genellikle doğrusal değildir. Günde 100 kalori daha az alırsanız, her ay yarım kilo verirsiniz ve bir etki görmezsiniz. Ama günde 100 kalori daha az alırsanız (daha fazlası daha iyi değil mi?) muhtemelen yoyo diyetine girersiniz ve verdiğiniz kiloları geri alırsınız. Bunun nedeni, açlığın metabolizmayı yavaşlatmasıdır.

Aynı zamanda karbonhidrat metabolizmanız da yavaşlar. Dolayısıyla, sonunda elinize bir şeker çubuğu geçirdiğinizde, aldığınız kalori çabucak yağa dönüşür.

Stres şişmanlatıyor mu?

Göbek yağı (omentum) özellikle stresle artar ve stres hormon alıcıları vardır; dolayısıyla bel ölçünüz, bedensel stresiniz açısından en iyi göstergedir. Stresle ve bel ölçüsüyle başa çıkmak, büyük ölçüde vücudunuzdaki iltihaplanma seviyeleriyle başa çıkmak demektir. Omega-3 yağ asidi, karaciğerlerimizde iltihaplanmaları önleyen proteinleri (PPAR denir) harekete geçirir ve böylece biyolojimiz obezlikten kaynaklanan iltihaplanmaları gidermede daha etkili olur.

Bu, fazla kilolardan kaynaklanan hastalıklardan uzak durmamızı sağlar. Aynı sağlıklı yağlar, açlık hissi uyandıran 'grelin' hormonu saklar. Yapay yağlar tam aksi etki yapar ve 'nfKB'yi (hücresel seviyede iltihaplanmalar için en önemli etken) uyarır ve çok zararlı bir etki yaratır.

Tartılmak yerine belinizi ölçün

Bazı insanlar, televizyon programlarının sadece akşamları yayınlandığı günlerden beri basküle çıkmamıştır. Bu sorun değil. Bizim için kilonuzu bilmeniz önemli değil; ama yine de bu programda ilerlemek istiyorsanız hemen gidin tartılın. İhtiyacınız olan tek şey bir mezura. Göbek deliğinizin hizasından bel çevrenizi ölçün ve bulduğunuz rakamı yazın. İdeal sağlık göstergesi olarak, kadınlar için ideal bel ölçüsü 82 santimdir. Eğer 93 santimi geçerseniz, sağlık riskiniz artar. Erkekler için ideal ölçü ise 88.5 santimdir. 101 santimden yukarısı sağlık riski demektir.

Dr. Mehmet ÖZ'den Gençleşmenin 12 FORMÜLÜ

VİTAMİNLERİNİZİ ALIN
Düzenli olarak B6, C, D, E vitamini, kalsiyum ve folat alın.

SİGARAYI BIRAKIN
Sigara sizi 8 yaş, yaşlı gösterir.

TANSİYONUNUZU ÖĞRENİN
Düşük kan basıncına sahip bir kişi, yüksek kan basıncına sahip bir kişiden 25 yaş kadar daha sağlıklıdır.

STRESİ AZALTIN
Sağlam sosyal ilişkiler kurarak ve stres azaltma stratejilerinden yararlanarak, stresten mümkün olduğunca uzaklaşın.

DİŞ İPİ KULLANIN
Diş ipi kullanmak ve dişlerinizi düzenli olarak fırçalamak son derece önemlidir. Unutmayın ki; sağlık ağızdan başlar.

EGZERSİZ YAPIN
Biraz egzersiz mesela günde 2 kez 20 dakikalık yürüyüş, sağlığınızı olumlu etkiler.

EMNİYET KEMERİ KULLANIN
Emniyet kemeri kullanma alışkanlığı edinin ve her zaman hız sınırının 10 km/saat altında araç kullanın.

LİFLİ GIDA TÜKETİN
Erkeklerin günde 25 gramdan daha fazla lif tüketmeleri gerekir.

SAĞLIĞINIZI TAKİP EDİN
Sağlığı ile ilgili gelişmeleri titizlikle izleyen, tedavi ve bakım konusunda standartlarını her zaman yüksek tutan kişiler; daha genç kalabilirler.

SAĞLIKLI GENÇLEŞME PLANI YAPIN
Tüm yaşamınızı göz önüne aldığınızda, yaşamınızın bundan sonraki her gününü daha genç ve en uzun sürede yaşamanız için yüksek enerjili olun.

BOL BOL GÜLÜN
Kahkaha stresi azaltır ve bağışıklık sistemini destekler.

HEP ÖĞRENCİ KALIN
Yaşamınız boyunca entelektüel faaliyetlerden uzak kalmayın.

SAĞLIKLI BEYİN İÇİN-Mehmet ÖZ

Sağlıklı bir beyne sahip olmak için 5 önemli tavsiye:

1. Günde 1000 IU D Vitamini alın.
2. Her yıl düzenli grip aşısı yaptırın.
3. Günde 30 dakika yürüyüş yapın.
4. Uyku düzeninizi kötü etkilemiyorsa her gün 6 fincana kadar kahve içebilirsiniz.
5. Curcumin tüketin. (1 gr Zerdeçalda 10mg bulunur, köri sosu içeren birçok yemekte ve çoğu marka hardalda bulunur)
Not: Bu listeyi alın ve buzdolabınızın üzerine yapıştırın. Bu listeye uyduğunuz takdirde bir daha hiçbir listeye ihtiyacınız olmayacak.

KANSER FİLMLERİ ZARARLI MI-Mehmet ÖZ

Kanser filmleri yarardan çok zarar mı sağlar?
Kanser teşhisi için kullanılan pek çok tarama yöntemi fayda sağlasa da; yaşlı hastaları bu yöntemle bir süreliğine de olsa radyasyona maruz bırakmanın doğruluğu hâlâ tartışılıyor!

Birçok insan için 'kanser filmi' çektirmek fikri çok açıktır; "Çektir gitsin" derler...
Fakat geçtiğimiz yaz ABD Hükümeti için araştırma yapan bir grup, 75 yaş üstü erkeklere prostat kanseri için film çektirmemelerini tavsiye etti. Çünkü yapılan testlerin bu hastaların hayatlarını uzatmadığı hatta bazı zararlar verdiğini belirlemişti. Ayrıca, 80 üstü kadınların çektirdiği mamografi de sorgulanmaya başlandı. Sırada da kolon kanseri taramaları vardı... Bazı uzmanlar, 85 yaş üstündekilerin bu filmi çektirmemesi gerektiği fikrini savundu.

RADYASYON İÇERİYOR
Yıllarca bizi kanserin erken teşhisi için 'yönlendirdikleri' filmlerin yan etkileri şöyle sıralandı:
Zarar verebilir: Röntgen ışını ve mamogramlar, kanser riskini artıran radyasyon içerir. Örneğin; eğer tüm vücudunuzu 'CT taraması'ndan (Tomografiyi de kapsayan bir görüntüleme yöntemi) geçirip, 24 yıl boyunca yılda bir kere şüpheli bir lezyonun takibini yaptırırsanız; bu işlem yüzde 4 oranında kansere yakalanma riski doğurur.

Genellikle yanlıştır: Kanser testleri, çoğunlukla yanlış 'pozitif' çıkıyor. Yani aslında olmayan bir kanserin var olduğunu söylüyor. Bu da risk taşıyan daha birçok teste maruz kalacağınız anlamına geliyor.
Teşhis işe yaramayabilir: Eğer kansere yakalanmadan 80'li yaşlarınıza ulaştıysanız, bundan sonra bedeninizin ölümcül bir tümör geliştirme ihtimali düşüktür. Eğer olursa bile bunu tedavi etmek ömrünüzü uzatmayabilir.

Odaklanmanızı önleyebilir: Eğer yaşlıysanız; kalp hastalığı ve diyabet gibi problemler, yeni teşhis edilmiş bir kanserden çok daha önemlidir. Onun için kanser yerine bu problemleri kontrol altında tutmaya konsantre olun.

Pahalıdır: Genel olarak yaşlı insanlara kanser testi yaptırmak çok pahalıdır ve yararı da çok azdır.
Doktorunuzdan, genel hastalar için değil size özel düzenlenmiş bir kanser tarama programı çıkarmasını isteyin. Onun tavsiye ettiği tetkikleri es geçmeyin.

Herhangi bir kanser testini programlamadan önce şunları sorun: Kaç yıl yaşamayı ummalıyım ve bu süre boyunca hangisi bana daha çok zarar verir? Bu kanser testleri ve tedavi mi, yoksa tedavi edilmeyen kanser mi?

Yaşınıza güvenmeyin: Biz sağlık testlerimizi, takvim değil beden yaşımıza göre programlıyoruz. Örneğin Dr. Mike'ın takvim yaşı 62 ama fitness seviyesi, kan testleri ve bazı değişkenlere göre beden yaşı 43! (Kendi beden yaşınızı, RealAge.com adresli internet sitesinden bulabilirsiniz.) 75 yaşına geldiğimizde Dr. Mike'ın da, benim de beden yaşımızın 55 olacağını tahmin ediyoruz. Bu nedenle taramalarımızı, 75 yaş için önerilen yeni şeylerin yanı sıra 55 yaş için önerilen şekilde yapacağız.

Kanseriniz varmış gibi yaşayın: Daha çok sebze yiyip, günlük multi vitamin kullanmak için kanser olmanıza gerek yok!

MANGALIN ZARARLARI-Mehmet ÖZ

Siz doktorları olarak, ızgaralarımızı (mangal) ekimden önce depoya kaldırdık. Ama geçen hafta Chicago'dayken bir apartmanın gökyüzüne yakın üst katlarında, mangal yapan bir adam gördük... Soğuk havada şapka ve parkayla barbekü yapan birisi sizi de şaşırtır, değil mi? Görünen o ki, Chicago'lular yalnız değil... Amerika'nın kuzey doğusundaki insanların üçte biri aynısını yapıyor. Orta Batı'dakilerin yüzde 40'ı da kışın mangal yapıyor.

ISININ ÖNEMİ BÜYÜK
Oysa; koyun, dana, tavuk, hindi ya da balık etini ızgarada pişirmek 'sıcak' bir iştir. Yüksek ısıda pişirmek 'Heterocyclic Amine' (HA) denilen maddeleri oluşturur.

Bu maddeler de kansere yakalanma riskini yükseltir! Haşlamak ve tavada kızartmak da, pişirme ısısının tehlike sınırının üstüne çıkmasına yol açabilir ama ızgara; bu ısının HA yaratan düzeye' daha çabuk gelmesini sağlar. HA oluşumunu azaltmak için yapmanız gerekenler ise şöyle sıralanır:

BUNLARA DİKKAT EDİN
* Etin yağını ayıklayın: Izgaraya damlayan yağlar, duman yaratır. Bu duman da eti sarıp, HA oluşumuna yol açar. Eti yakmaktan da kaçının.

* Eti marine edin: Bu işlem, eti yüksek ısıdan korur. Zeytinyağı, susam yağı, sirke veya hardal kullanılarak yapılan marine işlemi eti nemli tutar. Bu da HA oluşumunu engeller. Eğer, şurup ve şeker eklenerek yapılmamışsa barbekü sosu bile işe yarar.

* Mikrodalgada pişirin: Eti ızgaraya koymadan önce bir buçuk-iki dakika mikrodalgada tutarak suyunu atmasını sağlamak, HA oluşumunu yüzde 90 engeller. Çünkü etteki su; kreatin ve aminoasit içerir. Bunlar da yüksek ısıda pişerken HA oluşturur.

* Eti her üç dakikada bir çevirin: Bu işlem, etin yüzey ısısını düşük tutarak, 'Heterocyclic Amine' oluşma hızını düşürür.

* Mönüye sebze ekleyin: Karnabahar, lahana, brokoli, Brüksel lahanası gibi sebzeler HA'lara karşı birebirdir. Izgara et yediğiniz zaman, tabağınızı mutlaka bu sebzelerle doldurun. Hatta ızgara yapmadığınız zamanlarda da...

TİROİD HASTALIĞI-Mehmet ÖZ

Düzenli beslendiğiniz halde pantolonlarınız dar gelmeye başlıyorsa tiroidinizi kontrol ettirin. Eğer tiroit beziniz az çalışıyorsa, her geçen gün daha az kalori yakacağınız için beliniz mutlaka kalınlaşacaktır!..

Doğru besleniyorsunuz, spor yapıyorsunuz ama yine de pantolonlarınız gün geçtikçe daha çok sıkıyor. Kuru temizlemecinizi, çatalınızı ya da karın çalışma aletinizi suçlamayın. Hemen doktora gidenek tiroit bezinizi kontrol ettirin. Eğer tembel çalışıyorsa (ki milyonlarca Amerikalı'nınki öyledir...) en sağlıklı çözümlerle bile siz kilo almaya devam edersiniz.
* Tiroidiniz aylak aylak vakit geçiriyorsa, birçok şey ters gidebilir... Ama bu belirtiler öyle sinsidir ki insanlar ancak kilo almaya başlayınca, bir şeylerin ters gittiğini fark edip doktora koşarlar.

HEMEN TEST YAPTIRIN
* Tembel tiroit belirtilerini; cilt kuruluğu, eklem ve kas ağrıları, soğuğa karşı dayanıksızlık, yorgunluk, cinsel dürtülerde değişiklik, adet dönemlerinde düzensizlik ve hatta depresyon olarak sayabiliriz.
* Fakat daha kaliteli uyku ve daha çok azim size yardımcı olmayacaktır... Size faydası dokunacak tek şey, gidip hemen bir tiroit testi yaptırmaktır. 40 yaşının üzerindeki kadınlar en büyük risk grubunu oluştururlar.
* 50 yaşından sonra kadınların yüzde 10'u tembel tiroit yüzünden zor günler geçirirler ama pek çoğu bunun farkında bile değildir. Ve bu, gün geçtikçe daha da artarak büyüyen bir problem haline gelir. 60 yaşındaki kadınların yüzde 15'i ile 20'si ve erkeklerin yüzde 5'i anormal yavaş çalışan tiroit bezlerine sahiptir.

TAM BİR KISIR DÖNGÜ!
* Her ne kadar buna yol açan sebepler kesin olarak bilinmese de bugün şu kadarını biliyoruz: Kilo almak da tiroit bezinin çalışmasını yavaşlatan bir sebep. Kilo aldıkça tiroit yavaşlıyor ve tiroit yavaşladıkça kilo alımı artıyor. Nasıl? Tam bir kısır döngü değil mi?
* Temel olarak, tiroidiniz; yani boynunuzun alt kısmında bulunan minik bir beziniz, metabolizmanızı kontrol eden bir tür hormon salgılamaktan sorumludur. Metabolizmayı kontrol etmek demek; kalbinizden ciğerlerinize, davranışlarınızdan ruhsal sağlığınıza kadar her şeyi etkileyebilir demektir. Eğer tiroidiniz yavaşlarsa, her geçen gün daha az kalori yakacağınız için önünde sonunda bel çevreniz kalınlaşacak demektir. Prof.Dr. Mehmet ÖZ

ENDOKRİNOLOGLAR NE DİYOR?
Halsizlik ve Kiloda değişiklik varsa :

Tiroid hormonu almak, kemik erimesi yapar mı?
Uzun süredir ve yüksek dozda tiroid hormonu kullanıyorsanız ve ailenizde kemik yoğunluğu sorunları çok görülüyorsa, egzersiz yapmıyor, yanlış diyetler uyguluyor, yeterince kalsiyum almıyor, fazla sigara içiyorsanız uzun sürede bir risk oluşturabilir. Böyle durumlarda kalsiyumu yüksek gıdalarla beslenmek, hatta gerekirse başta kalsiyum olmak üzere beraberinde magnezyum, çinko, boron ve D vitamini almak yararlı olabilir.

Tiroid mutlaka kilo yapar mı?
Eğer tiroid beziniz normal çalışıyorsa kandaki T3, T3 ve TSH normal seviyedeyse tiroid hastalıklarında kilo sorun olmaz. Ama tiroid bezinin yavaş çalıştığı hipotirodi (Yani bu hormonların düşük, TSH'ın yüksek olduğu) varsa kolay kilo alabilirsiniz. Tersine bu hormon düzeyleri yüksekse, gayret etmemenize rağmen zayıflarsınız. Eğer tiroid hormonlarınız yetersizse kilo vermekte zorlanırsınız. Bazen de premenopoz ve menopoz dönemlerinde tabloda birçok şey normal gözükmesine rağmen özellikle Haşimato tiroditi'nde kilo vermek zorlaşabilir. Tiroid sorunu olanlar hekim kontrolünde uzun kullanımda bazen ara vererek, selenyum vermek, tiroid fonksiyonlarını destekleyebiliyor.

Tiroid ilaçları nasıl alınmalı?
Tiroid hormon haplarının aç karnına alınması gerekiyor, emilim çok daha kolay oluyor. İlacı her gün aynı saatte almaya gayret edin.
Tiroidin az çalışması ne gibi bulgular verir?
Kilo değişiklikleri, yorgunluk, halsizlik, ellerde titreme, terleme, uyku bozuklukları, solukluk, bitkinlik, saçlarda kuruma, seyrekleşme, size bir tiroid sorununuz olabileceğini düşündürmeli.

Bütün tiroid nodülleri ameliyat mı edilmeli?
Buna mutlaka iyi bir endokrinoloji uzmanı karar vermelidir. Bütün tiroid nodülleri, kanserleşme riski taşımaz. Eğer hekim uygun görürse biyopsi yapar, biyopsi patolojiye gider ve onun sonucuna göre karar verilir.

Sigarayı bırakınca kilo aldıysanız

Sigaranın içindeki nikotin tiroid fonksiyonlarını canlandırdığı için gizli hipotiroidiyi maskeleyebiliyor. Sigara tiryakisi olup aniden bırakanların bir kısmının birden kilo almalarının nedenlerinden biri nikotinin tiroid fonksiyonlarım canlandırıcı etkisinin ortadan kalkmasıdır. Bazı kişilerde sigarayı bıraktıktan sonra hızlı bir kilo artışı oluyorsa, o zaman bir hekime başvurmak, serbest T3, serbest T4 serbest TSH, TPO ve anti TPO tahlillerini yaptırmakta yarar var.

KALP SAĞLIĞI İÇİN 5 ÖNERİ-Mehmet ÖZ

Prof.Dr. Mehmet ÖZ - Keyifli ve sağlıklı sofralar için ailece toplanmak tabiki en iyisi ama yenecek gıdalar da çok önemli! Kalp sağlığınız için elma, ceviz, susam tohumu, somon balığı ve fasulyeyi sofranızdan eksik etmeyin.

Kalbinizi sağlıklı tutmak için çiğ balık ya da bulması zor sebzeler yemeniz gerekmiyor... Tabi istemediğiniz sürece! Bunun için her yerde bulunabilen ve kalbinizi seven bu lezzetli yiyecekleri tüketmeniz yeterli.

1. KIRMIZI ELMA:
Bu meyve, kötü kolesterole mucizevi şekilde iyi gelen fenolik bileşenleri açısından oldukça zengindir. Fenolikler; kan yağını sabit tutarak, daha az oksidize olmalarını sağlar. Bu sayede kandaki yağın atardamar duvarlarına tutunarak, damarların tıkanmasını önler. Tabii kalbiniz, kırmızı elma kadar diğer meyveleri ve sebzeleri de çok sever.

2. SUSAM TOHUMU:
Beş gün boyunca düzenli olarak günde üç yemek kaşığı susam tohumu tüketen kadınların total ve kötü kolesterollerinin düştüğü görüldü. Susam tohumu ayrıca kalbi koruyan E vitamini açısından zengindir. Hücre hasarına yol açan kan seviyesini de düşürür.

3. CEVİZ:
Araştırmalar, günde yaklaşık 30 gram ceviz tüketmenin, kalp rahatsızlığına yakalanma riskini, yüzde 60 gibi yüksek bir oranda azalttığını gösteriyor. Tüm sert kabuklu yemişler sağlığınız için yararlıdır ama ceviz en iyisidir. Çünkü yüksek oranda; trigliserit seviyesini düşüren, kalp atışını düzenleyen, aşırı pıhtılaşmayı önleyen, hatta tansiyonu düşüren Omega 3 yağ asidi içerir.

4. SOMON BALIĞI:
Bunlar gibi yağlı balıklar, kalbi koruyan Omega 3 yağ asitleri açısından zengindir (cıva ve PCB bu balıklarda düşüktür). Haftada üç kere bu balıkları tüketmeye çalışın.


5. FASULYE:
Lif zengini olan fasulye çeşitleri, kalp hastalıklarına yol açan 'C reaktif protein' seviyesinin düşmesine yardımcı olur. Yarım kasesinde 7 gram lif bulunan siyah fasulyeden her gün 25 gram tüketirseniz, günlük lif ihtiyacınızı karşılamış olursunuz. Kuru üzüm, armut, brokoli, bezelye ve mercimek de lezzetli seçeneklerdir...

MEHMET ÖZ'ÜN ÖNERİLERİ :
Genç damarların sırrı kabakta saklı
Kabak ; sinirlerinizin ve kaslarınızın iletişime geçmesini sağlayan potasyum açısından çok zengindir. Damarlarınızın yaşlanmasını da yavaşlatır.

Kalbin ve böbreğin düzgün çalışmasını sağladığı için de tansiyonu düzenlemeye yardımcı olur. İştahınızı kontrol altında tutmanızı sağlar.

Küp küp doğranmış bir kap kabak; 900 miligram potasyum içerir ve günlük 3 bin mg tüketmenizi tavsiye ettiğimiz bu mineralin bir kısmını lezzetli yoldan almanızı sağlar.

Kabağın kalorisi çok azdır ve lif açısından zengindir. Yani kabak yerseniz hem az kalori alırsınız, hem de uzun süre kendinizi tok hissedersiniz.

Yağlı yemeklere hafifleten öneriler
Bazen enfes bir yemeği form koruyan bir lezzete dönüştürmek son derece basittir. Bunun için size tavsiye edeceğimiz küçük değişiklikler ise yıllar sonra tekrar bisiklete binmek kadar kolay! Ve aynı bisiklete binmek gibi ne kadar fazla yaparsanız o kadar kolaylaşıyor ve eğlenceli hale geliyor. İşte favorilerimiz:

BLENDIRDA PÜRE YAPIN
Sostaki fazla suyun kaynayarak yok olmasını sağlayın. Böylece yağ, tuz ya da şeker eklenmesine gerek kalmadan sosun lezzetini artırırsınız.

Pasta yaparken tereyağı yerine elma sosu, kuru erik ya da muz koymayı deneyin. Yağ kullanmayacağınız için bu yöntem kalp sağlığınızı koruyacaktır.

Sebzeleri blendırda püre haline getirin. Böylece çorbalarda ve soslarda çok az krema kullanabilirsiniz ya da hiç kullanmanıza gerek kalmaz. Ayrıca blendırla sağlıklı meyve suları da hazırlayabilirsiniz.

YANMAZ TAVA KULLANIN
Yanmaz tavalar ve ızgaralar, yemeklerinizi daha az yağla pişirmenizi sağlar. Fırın kabını fırına koymadan önce yağlamak yerine parşömen kağıdı kullanabilirsiniz.

Baharatlarınızı henüz tazeyken dondurun. Çünkü taze baharatlar, kurularından daha lezzetlidir. Çoğu baharat altı ay sonra tadını ve kokusunu kaybeder. Böyle durumlarda baharatları tazelemek için tost makinesine koyduktan sonra elinizle ufalayabilirsiniz.

Ev yapımı ketçap çok sağlıklı-Mehmet ÖZ

Makarnaya ya da sosisli sandviçe koyduğunuz ketçap aslında bir sağlık deposu. İçindeki likopenin daha yararlı hale gelmesini isteyenler ketçabı evlerinde yapmalı.

Ev Yapımı Ketçap SağlıklıKetçap şişenizden daha çok yarar sağlayabilirsiniz. Bunun tek yolu, eski şişeyi ters çevirip içinde kalan birkaç damlayı yeni şişeye aktarmak değil! Organik ketçap tüketerek, kalp hastalıkları riskini düşüren likopen alımını artırabilirsiniz. Son araştırmalar, organik ketçabın diğerlerine oranla üç kat fazla likopen içerdiğini gösteriyor. Organik ketçabın her gramında 183 mikrogram likopen var. Diğerlerinde ise 59 mikrogram...

YAĞLA BİRLİKTE YİYİN

Peki bu maddeye niçin ihtiyacınız var.

Likopenin işlerinden biri de hücrelerle kromozomlara zarar veren serbest radikalleri kelepçelemesidir. Ayrıca vücudu terk edene kadar onlara eşlik ederek, kalp hastalıkları gibi rahatsızlıklara yol açmalarını da engeller. Likopen; guava meyvesi, karpuz, pembe greyfurt ve domateste bulunur ama domatesten şırıl şırıl akmaz! Onu elde etmek için uğraşmak gerekir. Bunu yapmanın üç yolu vardır.

1. Domatesi kesin, küp küp doğrayın ve püre yapın: Bu işlemler domatesten likopen elde etmeyi kolaylaştırır.
2. Bir miktar yağla yiyin: Likopen yağda çözülen bir besindir. Bağırsaklarda emilebilmesi için biraz yağa ihtiyaç vardır. Bu yüzden salatalarınızda zeytinyağı, ceviz yağı ya da kanola yağı kullanın. Karışıma biraz da avokado ekleyin.
3. Isıtın: Isı, likopeni vücudun 16 kat daha kolay emebileceği bir forma sokar.

GENÇ GÖRÜNMEK VE GENÇ KALMAK-Mehmet ÖZ

Genç kalmak çok zor değil!

Prof.Dr. Mehmet ÖZ Vücudunuzun saatini geri çevirmek istiyorsanız, güç ellerinizde! Bu gerçeği araştırmalar da kanıtladı. Orta yaşlı bir kişinin sahip olduğu dört alışkanlık, onu 14 yaş gençleştirmeye denk geliyor. Bu da 50 yaşındaki bir kişinin vücut yaşının aslında 36 olabileceğini gösteriyor. İşte bunun için uygulamanız gereken kolay stratejiler:

Hareket edin: Evet bunu her zaman söylüyoruz ama her hafta antiaging'e yardımcı olabilmesi için üç fiziksel aktiviteyi düzenli olarak yapmalısınız. Bu üç fiziksel aktivite şunlar; yürümek, güç egzersizleri (ağırlık kullanarak), yüzme, bisiklet, aerobik, jogging gibi kalp ritmini hızlandıran egzersizler.

SİGARAYA HAYIR
Sebze ve meyve yiyin: Her öğünde renkleri sayın. Öğünlerinizde en az üç renk olmalıdır. Ama beyaz ve kahverengiyi bu üç renge dahil etmeyin. Domatesin kırmızısı, limonun sarısı ya da marulun yeşilini tercih edin.

Alkol konusunda dikkatli davranın: Alkolü bilinçli bir şekilde tüketmek, kalp damarlarınızı üç yıl gençleştirir. Ancak, ailesinde göğüs kanseri vakası olan kadınlara içkiyi kesinlikle önermiyoruz. Ayrıca ailesinde uyuşturucu ve alkol bağımlılığı olanların da alkolden uzak durması gerer. Kadınlar için günde bir, erkekler içinse bir veya iki kadeh içki yeterlidir.

Kötü alışkanlık yok: Siz içmeseniz bile etrafınızda içilen sigaralar size çok zarar verir. Sigara içilen bir ortama girdiğinizde ve bir saat kaldığınızda siz de en az dört tane sigara içmiş gibi olursunuz. Sigara içen birisi, sigarayı bıraktıktan beş yıl sonra, sigara içilen sekiz yılın yedi yılını geri kazanmış olur.

DUYGULARINI YAZAN MUTLULUĞU YAKALAR
Kalem, botoks'tan daha güçlü bir etkiye sahip olabilir mi? Eğer ilişkiniz hakkında yazmak istiyorsanız, evet olabilir. Haftada üç veya dört gün 20 dakika boyunca ilişkileri hakkındaki derin düşüncelerini yazan çiftlerin; sadece günlük aktivitelerini yazan kişilere oranla aylar sonra bile ilişkilerinin sürdüğü saptanmıştır.

ÖZGÜR HİSSETTİRİR
Ayrıca ilişkileri hakkında yazan kişilerin diğerlerine oranla yazdıklarında çok daha pozitif kelimelere yer verdikleri saptanmıştır. Peki tüm bunlar sizin nasıl iyi görünmenizi sağlar?
Birine bağlılık hissetmek, mutluluğun anahtar noktasıdır. Mutluluk sizin kendinizi daha sağlıklı hissetmenizi sağlar ve bu sayede mutlu ve özgür hissedersiniz. Bu size güven katar ve kendinizi güzel hissedersiniz.

STRESİ AZALTIYOR
Sevgi her zaman insanı en çok tetikleyen duygudur. Söz konusu ilişkiler olduğunda da sevgi kadar kalem ve kağıda da ihtiyaç duyarsınız. Duygularınız hakkında yazmak sizin hayatınızın diğer alanlarında da açıklığa kavuşmanızı sağlar.

Kariyeriniz, aileniz, geleceğe dair planlarınız veya ne isterseniz onu yazın. Ya da bir öğretmeninize veya kardeşinize bir teşekkür mektubu yazın. Önemli konuların üzerine odaklanmanız daha az strese girip sizin daha olumlu hissetmenizi sağlayacaktır.

ŞEKER DÜŞÜRMEK İÇİN TARÇIN
Tarçın; yumurtalı ekmeğin üstüne, elmalı turtanın ve yulaf ezmesinin içine çok yakışır. Ve kan şekerinize de iyi gelebilir. Yapılan bir araştırmada, bir aydan biraz daha fazla süre boyunca günde yarım çay kaşığı tarçın alan kişilerin kan şekerleri seviyelerinin daha iyi olduğu görülmüş.

YARIM ÇAY KAŞIĞI
Siz'e günde yarım çay kaşığı tarçın yemenizi öneririz. Tarçını, şu şekillerde tüketebilirsiniz:
Elma ve haşlanmış armut dilimlerinin üstüne serpin.
Bir tarçın çubuğunu çayınıza, sıcak çikolatanıza veya sıcak soya sütüne koyun.
Keklerin ve tam tahıl ekmeğinden yapılmış tostların üzerine bol bol serpin.
Masada tuz ve karabiberliğin yanına bir de tarçın kabı koyun ve yemeklere tuz gibi ekleyin.

DOĞRU BESLENME ÖNERİLERİ-Mehmet ÖZ

Bayanlar sağlıklı kilolarına kavuşmak ve güzel görünmek için çeşitli yollar deniyorlar. Bunun en temel şartı elbette ki beslenmeyi düzene sokmak. Sağlıklı beslenme yalnızca kilonuzun normale dönmesini sağlamakla kalmaz ayrıca sizi birkaç yaş gençleştirir.

Mehmet Öz tarafından hazırlanan beslenme kurallarını yalnızca yaz ayları yaklaşırken değil tüm yıl boyunca uyguladığınızda hem kilonuzu daha kolay yönetecek hem de beslenmenizi düzene sokacaksınız.

1. Yalnızca acıktığınızda yemek yiyin. Her zaman söylendiği gibi az ve sık yediğinizde hiçbir zaman aç kalmamış olursunuz. Yemek aralarında hafif ve sağlıklı besinler atıştırmak da öğünlerde tıka basa yemeyerek kilonuzu düzenlemenin ilk adımını atmanızı sağlar. Ayrıca akşam yemeğinizi yatmadan en az 3 saat önce yemeniz sizin için çok faydalı olacak.

2. Tabaklarınızı değiştirin. Yemeklerinizde kullandığınız büyük boy yemek tabaklarını küçük boylarıyla değiştirin. Tabi bunun anlamı daha küçük bir tabakla iki tabak yemek yiyerek eşit miktarda yemek değildir. Unutmayın, daha küçük tabak kullanmak porsiyonu azaltmak için size yardımcı olacaktır.

3. Mehmet Öz her gün aşağıdaki yiyeceklerden yemenizi öneriyor: a. Toplamda 9 avuç kadar meyve ve sebze b. En az 20gram fındık(bir avuç kadar) c. Özellikle sabahları yüksek oranda lif içeren tam tahıllı ekmek ya da kahvaltılık gevrek

4. Haftada en az 3 kez balık yiyin. Omega 3 adı verilen yağ asitleri içeren balık sağlığınıza önemli katkılar sağlayacak bir besindir. Balık yiyerek hem sağlıklı hem de ince kalabileceksiniz. Doktorumuz Mehmet Öz’ün özellikle somon, sardalya, uskumru ve ton balığını öneriyor.

5. Domates yiyin. Haftada en az 10 kaşık pişmiş domates ürünü yiyerek prostat ve diğer kanserlerin riskini azaltan antioksidan likopen elde edebilirsiniz. Bir haftada 10 kaşık ketçap(katkı maddesi içermeyen) ya da kendi hazırladığınız domates sosu sağlıklı dozu almanızı sağlayacaktır.

6. Doktorunuz Mehmet Öz sıcak patatesten kaçınmanın yanında aşağıdaki besinlerden de kaçınmanızı öneriyor:
a. Trans ve/veya doymuş yağ içeren bütün yiyecekler
b. Beyaz yiyecekler; beyaz ekmek, beyaz pirinç, beyaz makarna, krema sosları. Beyaz yiyecekler yüksek oranda işlenmiş ve yağ içeren besinlerle birlikte alınmaktadır ve bunlardan kesinlikle kaçınılmalıdır.
c. İçindekiler bölümünde yüksek fruktozlu mısır şurubu(high fructose corn syrup (HFCS) ) içeren basit şekerler bulunan ürünler. Bunlar kan şekerinizi arttırarak yüksek kalorili yiyeceklerle beslenme arzunuzu arttırır.

7. Yemek yemeden önce su için. Her yemekten önce 1 ya da 2 bardak su içmeniz biraz doymanızı ve böylece fazla yemek yememenizi sağlar. Bu da sağlıklı kiloya kavuşmanın kolay bir yoludur.

8. Mehmet Öz’e göre aşağıda saydığımız besin destek ürünlerinden her gün almalısınız: a. En az 800 mikrogram folat, 400 IU D vitamini, 1,200 miligram kalsiyum ve 400 miligram magnezyum içeren vitamin ve mineraller b. Eğer balık yemiyorsanız, kalbe yararlı olan bu yağ asitlerinden 2gram içeren omega 3 besin destek ürünü.

YOĞURT İLE GÜLÜMSEYİN-Mehmet ÖZ

Elinize bir kase yoğurt alın ve gülümseyin. Ama formunuzu korumanıza yardımcı olduğu ya da lezzetli olduğu için değil, bunların yanı sıra gülümsemenizin her zaman mükemmel kalmasını sağladığı için... (Tabii yağsız ve şekersiz yoğurt olduğundan emin olun.)

DİŞ ETİ ÇEKİLİYOR

Araştırmalar gösteriyor ki; yoğurt yiyen insanlar, yemeyenlere göre, daha az diş eti çekilmesi sorunu ve diş kaybı yaşıyor. Diş eti çekilmesinin birçok nedeni olabilir. Hatta diş eti çekilmesine neden olan bakteri, ayrıca iltihaplanma ve damar sertliğine de yol açabilir. Diş eti çekilmesi ise, kalp krizinden kırışıklığa, hatta iktidarsızlığa kadar pek çok probleme neden olabilir. İşte burada yoğurt devreye giriyor. Yoğurdun içindeki sağlıklı bakteri, bağırsaklarınızdaki bakteriyi etkisiz hale getirip sindiriminizi kolaylaştırdığı gibi, ağzınızdaki zararlı bakteriyi de etkisiz yapıyor.

BEŞ KAŞIK YETERLİ
Ağzınız ve tüm sağlığınızın iyiliği için, günde sadece beş-altı kaşık yoğurt bile inanılmaz işe yarar. Ama unutmayın; yoğurt, diş ipinin yerini tutmaz! (Üzgünüz ama gün içinde çok daha zor işler yapıyorsunuz, dişlerini diş ipiyle temizlemek o kadar da zor olamaz!) Sağlıklı ve gülünce güzel görünen bir ağız için ikisine de ihtiyacınız var, ayrıca doğru bir diş fırçalama tekniğine de...

GÜNDE 13 CEVİZLE İÇTEN DIŞA GENÇLİK
Kalbinizi ve damarlarınızı, çocukken olduğu gibi genç tutmak istiyorsanız; dört hafta boyunca günde 13-21 tane ceviz yiyin. İşte, bu kadar basit! Bir araştırmada bir grup insan, günlük diyetlerindeki, son derece sağlıklı tekli doymamış yağları (zeytinyağı ve mısıryağı gibi) günde 13 cevizle değiştirdiğinde; birkaç hafta sonra kan damarlarının genişlediği, kan akışının daha iyi olduğu görülmüş.

SİHİRLİ BİR ETKİSİ VAR
Bir araştırmada, haftanın altı günü ceviz sayısı 21'e çıkarılmış ve kötü kolesterol LDL seviyesinin yüzde 20 oranında düştüğü görülmüş. Önemli çünkü bu, kalp krizi ve felç riskinin yüzde 18 oranında düştüğü anlamına geliyor. Genel inanışa göre kalp ve damarlara (ayrıca beyin, göz ve eklemler için de faydalı) cevizdeki Omega-3 yağları iyi geliyor. Bu doğru ama sadece Omega-3 tek başına LDL'yi bu kadar düşürmeyi başaramaz. Bu da cevizde bir başka etken madde olabileceğini akla getiriyor. O her ne olursa olsun, adeta bir sihir etkisi taşıyor. Cevizi sadece çerez olarak değil, yemeğinize ve salatanıza ekleyerek de yiyebilirsiniz.

RAHAT SİNDİRİM İÇİN YEDİKLERİNİZİ ELEYİN!
Hayatınızda birçok şey bağırsaklarınızın işleyişini etkileyebilir ama akşam yemeğinizin bu etkenlerden bir tanesi olmamalıdır. Midenizi yumuşatmak için sevdiğiniz şeylerden vazgeçmeniz gerekmez. Kesin suçluları gıda elimine testiyle belirleyin. Bu test hiç ağrılı değildir ve uygulamak için evden çıkmanıza bile gerek yoktur.

ÜÇ GÜNLÜK TEST
Üç gün için bir grup yemeği (süt ürünleri, tahıllı ürünler, şekerli veya yapay renkli gıdalar) sıralayın ve eleyin. Bu grupları yemediğinizde midenizde ve enerji seviyenizde ne gibi değişiklikler olduğunu not edin. Sonra elediğiniz bu grupları tekrar beslenme programınıza ekleyin ve değişiklikleri görün. Bu testle, hangi gıdaların sizi harika hissettirdiğini öğrenmekle kalmayacak; nelere alerjiniz olduğunu da göreceksiniz. Düşük dereceli gıda alerjilerinin belirtileri nezleye benzer ve baş ağrısı da görülür. Bu testle sadece alışkanlıktan bazı gıdalardan uzak kalabileceksiniz.

DERİN NEFES ALARAK CİLDİNİZİ RAHATLATIN
İçinize attığınız stres bir şekilde dışarı çıkmanın yolunu bulur. Stres varsa, bedelini cildiniz öder. Strese maruz kalmış ciltler sedef hastalığı ve egzama gibi cilt hastalıklarına elverişlidir. Stresten kurtulmak için yoga dersleri ve yürüyüş seansları yapıyorsanız, cildinizin iyiliği için devam edin. En azından birkaç derin nefesle rahatlayın. İçinize çektiğiniz hava bir dalga gibi belinizden vücudunuza yayılır. Soluğunuzu verirken de karnınızı içeri doğru çekin.

BELİ KALINLAŞTIRAN YEMEK EFSANELERİ
Bazı insanlar sadece kek yemeyi düşünerek bile kilo aldıklarını söyler. Aslında bir açıdan haklı olabilirler. Yediğinizi düşündüğünüz yanlış besinler, belinizin kalınlaşmasına neden olabilir. O halde yapmanız gereken; alışkanlıklarınızı ve tarzınızı değiştirmek

Yediğiniz her yağ kiloya dönüşür
Gerçek: Yediğiniz her şey, bağırsaklarınızda sindirilirken vücudunuz tarafından kullanılmazsa, kiloya dönüşme potansiyeli taşır. Burada önemli olan vücudunuzdaki iltihaplanmayı önlemek için, fındık-fıstık ve balıkta bulunan iyi yağları tüketmektir. Ayrıca doğru yağ, kendinizi tok hissetmenizi sağlar. Böylece birkaç saat sonra elinize geçeni yeme ihtiyacı duymazsınız.

Az yağlı yiyeceklerin kalorisi de azdır
Gerçek: Az yağlı yiyecekler, bazen yağlı türleri kadar kalori içerebilir. Çünkü üreticiler, yağı azalttıklarında, yiyeceğe tat vermek için şeker ve sodyum ekler. İçeriği kontrol edin!

1 büyük porsiyon 3 küçük porsiyondan iyidir
Gerçek: Araştırmalar, bütün kalorileri bir yemek türünden alan insanların, kalorilerini üç ayrı yemekten alan insanlara göre daha çok kilo aldıklarını gösteriyor. Düşünün; karnınızı büyük porsiyon bir yemekle doldurunca her seferinde daha fazlasını istersiniz. Yapıcağınız basit; küçük porsiyonlar yiyin ve yemeğe sağlıklı yağlarla başlayın.

Acai Bitkisinin Sırrı Nedir-Mehmet ÖZ

Prof.Dr.Mehmet Öz, sağlıklı gençleşme için kendi uyguladığı beslenme düzenindeki en önemli besinleri, küçük bir liste yaparak açıklıyor. Her zaman antioksidanların öneminden bahseden Öz, günlük olarak 800 mikrogram folat, 400 IU D vitamini, 1,200 miligram kalsiyum ve 400 miligram magnezyum içeren vitamin ve mineraller almanın önemini vurguluyor.

Amerika’nın ünlü televizyon şovlarından Oprah Show’a katılan Dr.Öz bu vitamin ve mineralleri hangi lezzetli besinlerden alabileceğimiz konusunda bilgiler veriyor.

Mehmet Öz’ün listesindeki en favori besin böğürtlen ailesi. Bu konudaki genel tanımı, koyu renkli tüm meyvelerin antioksidan açısından zengin olmaları yönünde. Bu noktada listenin başına ise Acai böğürtleni geliyor.

Dr. Mehmet Öz'ün de katıldığı Oprah şovunda gençleştirici ve vücudu forma kavuşturucu etkisinden övgüyle bahsedilen Acai Çileği, özellikle kişinin zinde kalmasına yardım ediyor ve onu tok tutuyor.

Güney Amerika’nın yağmur ormanlarında bulununan Acai böğürtleni, metabolizma üzerinde itici güç oluşturmakta özellikle kilo verimi sırasında vücudun adaptasyonunun gerçekleşip, kilo veriminde duraksama yaşandığı durumlarda da acai tüketimi yağların yakılmasında en önemli faktör olarak değerlendiriliyor.

Acainin diğer bir özelliği zengin posa kaynağı olmasıdır. Acai bu yönüyle , bireylerin gün boyu, tokluk hissetmelerine yardımcı olarak, ara öğünlerde atıştırma isteği ve gece yemelerine engel olabilecek niteliktedir.

Oprah Show’a katılan Mehmet Öz, Acai çileğinin birçok yararından bahsediyor. Yüksek Amino asit içermesi sayesinde Acai böğürtleni (çileği), fiziksel aktivite yapan kişilerde de kasların işlevi ve gelişmesi için de çok önemli. Acai içerdiği yağ asitleri ve amino asit bileşimi de kişide yağ yakımını ve kas gelişimine destek sağlayabiliyor.

Vücudunuzda kas kitlelerindeki artış, vücudun harcadığı enerjide artış yaratacağından kilo kaybı daha hızlı bir şekilde gerçekleşecek doğal yolla ideal kilonuza ulaşmanız sandığınız kadar zor olmayabilir.

Yorgunluk ve bitkinlik arasında ne fark var-Mehmet ÖZ

Prof.Dr. Mehmet ÖZ, bitkinlikten şikayet edenlere çeşitli önerilerde bulunuyor… Bitkinlik kontrolden çıkmaya başlayan küresel bir enerji sorunu.

Dünya çapında 200 milyon kişi bu sorunu yaşıyor ve kadınlar daha çok etkileniyor. Uzmanlar sadece ABD’de 20 milyondan fazla kadının bitkinlikten muzdarip olduğunu düşünüyor. Ülkemizde de bu sayı milyonlarla ifade ediliyor.

Teşhis konulmamış bir hastalığın da bitkinliğe neden olabileceği ifade ediliyor. Aşırı derecede yorgun olmakla bitkinlik arasındaki farklar: Yorgun olduğunuzda yeniden enerjik hissetmeniz için güzel bir uyku yeterlidir.

Bitkinseniz kaç fincan kahve içerseniz için gözlerinizi açmakta güçlük çekersiziniz. İşte uyukladığınızı fark edersiniz ve uyusanız bile yine de kendinizi bitkin hissedersiniz. Bitkinlik vücudunuzun size yetişemediğinin bir göstergesidir.

En çok da çalışan, ev ve aile işleriyle uğraşan kadınları etkiler. Bitkinliği görmezden gelemezsiniz, bu kimi zaman hayatınızı tehdit eden bir hastalığın belirtisi bile olabilir. Bu hastalıklar aşırı kilo, depresyon, diyabet, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları da olabilir. Kronik olarak bitkinseniz, vücudunuz daha ciddi sorunlara karşı sizi uyarmaya çalışıyor olabilir. Bitkinlik her gün çok sayıda kadını etkiliyor ve çok azına teşhis konulabiliyor. Kilo aldırıyor, üretkenlik azalıyor ve depresif yapıyor.
Bunun adı Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik Yorgunluk Sendromu Nedir?

Bu sendromda ürettiğiniz fazla enerjiyi yakarak hipotalamusun etkilenmesine neden oluyorsunuz. Yorgunluk, ağrı, kilo alımı, soğuğa tahammül edememe, uykusuzluk yaşıyorsanız ve bu bir döngüyse kronik yorgunluk sendromu yaşıyorsunuz demektir.

Doğru şekilde beslenmek önemlidir.

Nasıl mı?
Dr. Öz, brokoli yemenizi öneriyor.

Kırmızı etten de alyuvar yapımında faydalı demir ve mineralleri almanız mümkündür. Pek çok kişi kansızlık çekiyor ve demir takviyesi alıyor ama demir hapları da kabızlığa neden oluyor. Bu konuda Dr. Öz’ün önerisi; eskiden kullanılan demir tavaları tekrar mutfağınızda kullanmanızdır. Çok eski bir tedavidir bu, demir tavalar çok işe yarar.

Demir sızıntısı yaptığı için artık kullanılmasalar da sizin diyetinizde demir olması gerekiyorsa, ne istiyorsanız pişirin ama büyük annenizin tavasını ödünç alın ve geri vermeyin. Aşırı derecede bitkinlik ve uyuşukluğa neden olan en önemli ikinci unsur ise bezlerinizdir. Özellikle de tiroid bezleri…

ABD’de yaşayan kadınların % 17’sinde tiroid sorunu olduğu belirtiliyor. Bu oldukça büyük bir rakam ve çoğu kişi bunun farkında değil. Bu konuda Dr. Öz kendinizi muayene etmenizi öneriyor.

Kendi kendinize tiroid muayenesi nasıl yapılır?

Kendinizi doğru bir şekilde muayene etmek için önce elinizi boğazınıza koyun. Göğüs kemiğinizin hemen üzerindeki boşluğu bulun. Boyuna doğru 2 parmak yukarı çıkın ve yan taraftaki kasın altına bastırarak yutkunun. Kimilerinde bu beze daha belirgindir.

Dokunduğunuzda elinize büyük bir beze geliyorsa veya üzerinde nodüller varsa tiroid bezini buldunuz ve sorunu teşhis ettiniz demektir.

Bezi doğru şeylerle beslerseniz yeterli miktarda hormon salgılar ve hormonu öldürecek antikorlar üretemezseniz -ki bu durum kadınlarda sık görülür- kimi zaman bağışıklık sistemimiz tiroid bezlerimize savaş açar, bitkinlikte de sorunun bu olduğunu düşünmekteyiz.

Magnezyum almak için kabak çekirdeği ve ıspanak yiyin.

Yiyecekleri enerjiye dönüştürebilmek için magnezyuma ihtiyaç vardır. Magnezyum eksikliği çeken kadınlar, vücudun oksijen taşıyan alyuvarlarına daha fazla ihtiyaç duyar. Bu sorunu aşabilmek için günde 120 mg magnezyum almak gereklidir.

Peki bu miktarı nasıl ve nereden alacağız?

Kabak çekirdeği ve ıspanak alarak bu ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

Kalp krizini mide yanmasından ayırmak-Mehmet ÖZ

Birisine şiddetli mide yanmasını sorduğunuzda büyük olasılıkla elini bir yumru halinde kalbine götürdüğünü ve yüzünü ekşittiğini görürsünüz. Bu rahatsızlık bir sağlık sorunundan ziyade bir belirtidir. Ve size her an sanki erimiş bir lav kusacakmışsınız hissini verir. Problemin merkez noktası mide ve yemek borusu arasındaki birleşme noktasındaki kaslardır. Bu kas topluluğu normal bir sindirim esnasında çiğnenen besinlerin yemek borusundan mideye geçmeleri için önce gevşer, işlem tamamlandığındaysa büzülür. Midenin girişinde yer alan kastan oluşan kapak basıncı gevşek olduğu zaman, midedeki asidin yemek borusuna geri akmasına sebep olur. Hasara duyarlı dokular yakıcı mide içeriğiyle karşılaşmak için programlanmadıkları için yanma ağrısına ya da daha kötüsüne sebep olabilir.

Yakıcı sebepler

Mide içeriğindeki bazı geri taşımalar (kusmalar) normaldir. Ama asidin aşırı geri akışı, yemek borusunun astarının aşınmasına ve ülsere sebep olabilir. Bazı insanlarda ise hücrelerde sürekli değişiklikler yapabilir. Bu sağlık sorunu Barrett’s yemek borusu hasarı olarak bilinir, ender de olsa kansere dönüşebilir. Mide yanması dışında yemek borusu hasarının belirtileri genel olarak geri çıkarma, çiğnemede zorluk, ısrarlı öksürük, ses kısıklığı ve göğüs ağrısı olarak sıralanabilinir. Eğer haftada ikiden fazla mide yanması şikayeti varsa doktorlar genelde reflü olarak adlandırır. Başka bazı tıbbi durumlar da mide asidinin geri kaçmasına sebep olabilir: örneğin hiatus fıtığı, bazı bağırsak hareket bozuklukları gibi... Bu belirtileri bir kenarda tutarsak asıl mühim olan büzgen kasının işlevini neden düzgün yapmadığını bulmaktır.

Mide yanmasından şikayet edenler için öneriler:

Yemek mahkemesi
Böyle bir problem yaşayan insanlar için yemek saatleri savaş zamanı gibidir. Besinlerin yanmayı tahrik edici potansiyelini düzenli analiz etmeleri gerekmektedir. Asitli besinler yemek borusunun astarını tahriş edebilir, bazı besinler ise büzgen kasının baskısını düşürebilir. Genel sanıklar turunçgiller, kahve, çay, kafeinli içecekler, çikolata ve nanedir. Himalaya tuzunun asidi azalttığını söyleyenler de var.

Basınç noktalarını ayarlamak
Mide yanması her ne kadar zayıf insanlarda oluşsa da abdominal yağ ve fazla yemek mide üzerinde aşırı baskı yapabilir. Belirtilerin ortaya çıkışı kilo alma ile aynı döneme denk gelmişse ya da kilolu ya da obez iseniz fazla kiloyu vermek sizi rahatlatacaktır. Ayrıca büyük bir tabak yemek yerine daha küçük ama sıkça yemek yemeyi deneyebilirsiniz. Kemer takmayı bırakın ve sıkı iç çamaşırı ve kıyafetlerden uzak durun.

Alışkanlıkları bırakmak
Sigara içmek yavaş yavaş asit oluşuma sebep olacak ve büzgen kasındaki baskıyı azaltacaktır. Sigara içenlerdeki öksürük asidi yukarı çıkmaya zorlayarak göbek bölgesindeki basıncı arttıracaktır. Alkol tüketimi de tetiklediği hormon sayesinde mide sularının üretimini arttırarak, mide kasını gevşetecektir. Sonrasında mide içeriğinin geç boşalmasını sağlayarak ve üst kapakçığı gevşetip reflüyü ortaya çıkarabilir.

Yemek saati ve uyku pozisyonu
Reflüsü olan kişilerin akşamları mide yanması yaşaması alışagelmiş bir şey değildir. Yemek saatlerini ayarlayın. Yedikten en az 3 saat sonra yatın. Ayrıca yemeklerden hemen sonra uzanmayın. Yatak başucunuzu 5-10 cm kadar yükseltin, bu yer çekimi gücünü kullanarak mide asidinin aşağıda tutulmasını sağlayacaktır. İlaveten sağ yerine sol tarafa yatarak uyuyun, bu mide kasları üzerindeki baskıyı azaltacaktır.

Yürüyüş ve sakız
Sakız, asidi nötralize eden tükürüğün üretilmesini arttırır. Yürürken sakız çiğneyin böylelikle asidi daha fazla temizleyecektir. Ayrıca yürüyüş sizin için çok basit ama faydalı bir aktivitedir.

Kalp krizi ve mide yanması!

Mide yanmasının zaman zaman kılık değiştirmiş bir kalp krizi olduğunu bilmiyor olabilirsiniz. Mide yanması yaşayan bir kişi kalp krizi geçiriyor olabilir ve kalp krizi geçiren kişi mide yanmasına maruz kalabilir. Aralarındaki farkı anlamak zordur. Atağın ne zaman olduğuna ve ne hissettirdiğine dikkat edin. Eğer yemekten 30-45 dakika sonra oluyorsa muhtemelen mide yanmasıdır. Kalp krizi genellikle hareketlilik veya emek sarf ettiğiniz anlarda olur ve birçok kişi kalp krizi geçirdiği anda kıyamet günü yaklaşmış gibi bir hisse kapılır!

Kalp krizinin 3 belirgin özelliği:

- Çarpıntı, daralma, sıkışma, ya da ezici bir göğüs ağrısı.
- Özellikle sol tarafınızda sırt, boyun, çene, omuz ve kollarda yayılan bir ağrı.
- Nefes darlığı, terleme, baş dönmesi, kusma isteği ve mide ağrısı.

Kalp krizinin belirgin 3 özelliğinden birincisi olan çarpıntıda, kalbiniz çok hızlı atmaya başlar, sonrasında ise ağrı oluşabilir. Kalbinizdeki problemin yansıması omurgalardaki sinirlerle kısa devre yaparak sol kolunuza doğru yayılır ve son olarak da hiç unutmamamız gereken şey nefes darlığıdır. Kalbinizdeki kriz sebebi ile kalbiniz iyi çalışamayacak ve akciğerlerinizden gelen kan yeteri kadar boşalamayacaktır.

Dolayısıyla ani akciğer ödemi olur ve bu da nefes darlığı yapar. Mide yanmasının ise başka belirtileri de vardır. Daha çok bir şeyler yedikten sonra ortaya çıkması en dikkat çekici özelliğidir.

Bir diğeri ise uzandığınızda oluşmasıdır. Bunun sebebi de mide içindeki mide asitlerinin yer çekimi ve midenin hareketleriyle aşağı doğru gitmesi, yani bağırsaklara yönelmesidir. Gerinirken midenizin yemek borusu arasındaki bağlantı bölgesine kadar uzanır, yukarıya hareket eder ve bu da mide yanması olarak karşımıza çıkar.

DAHA MUTLU VE DAHA SAĞLIKLI BİR İLİŞKİ İÇİN

Yeni araştırmalar, evlilikteki veya ilişkinizdeki stresin sağlığınıza zarar verebileceğini gösteriyor. Pek çoğunuz evli kişilerin bekarlara nazaran daha sağlıklı olduğunu duymuşsunuzdur. Fakat yeni yapılan bir araştırma ilişkinizin kalitesinin, evlilik adı altında adlandırılmasından çok daha önemli olduğunu ortaya çıkardı. Bu araştırma, aynı zamanda; mutsuz evli çiftlerin, mutlu evli çiftlerden 25 kat daha fazla depresyon geçirme riski olduğunu ortaya çıkardı. Eğer kalp krizi geçirdiyseniz, kötü bir evlilik ikinci bir kriz riskini artırmaktadır. Ayrıca kanser geçirdiyseniz ve rehabilitasyon dönemindeyseniz, iyileşmenizi tehlikeye atabilir ve bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir. Hatta bir tek kötü tartışma tansiyonunuzu aniden yükseltir ve sağlığınızı bozabilir. Güçlüklerle karşılaşmak evliliğin temelini oluşturmaktadır. Evlilikte, flörtten evliliğe geçişin, yeni ekonomik sorumluluklar üstlenmenin, anne baba olma sürecinin yaşandığı ilk beş yılın daha stresli olduğu görülmektedir. İşte stresinizi azaltmak, iletişiminizi arttırmak, ilişkinize yardımcı olmak ve sizi daha sağlıklı yapmak için 4 ipucu:

Stres kaynaklarını tanıyın

Eşinizle oturun ve ilişkinizde strese sebep olan konuları alt alta yazın. Bunları sizin kontrolünüzde ve kontrolünüz dışında olmak üzere iki kategoriye ayırın. Kontrolünüzde olanlardan üç tanesini seçin, onları çözmek için beraberce çalışın ve stratejinizi altlarına yazın.

Dürüst ve doğru mücadele

İlişkilerde fikir ayrılığı gayet doğaldır ve kaçınılmazdır. Onlardan kaçmak sorunları besler/kuvvetlendirir ve çözüm getirmez. Bununla nasıl mücadele edeceksiniz? Anlaşmazlıklara en sağlıklı çözüm yolu münakaşa konularını gözden geçirmek, çözüm fırsatları yaratmak ve etkili iletişim becerilerini geliştirmektir. Nasıl ve neler hissettiğinizi açıklayın, onun neye ihtiyacı olduğunu sorun, eşinizi aynısını yapması için cesaretlendirin ve iyi bir dinleyici olun. Beşe bir kaidesini uygulayın; diğer bir kişiye söylediğiniz negatif/olumsuz bir söz, söylediğiniz beş pozitif/olumlu sözü siler.

Para ile barışın
Uzmanlar (ve amatörler) para harcamada seçilen değişik yaklaşımların/yolların ilişkileri strese sokan en büyük etken olduğu, münakaşalara ve boşanmalara sebep teşkil ettiği konusunda hemfikirler.
Partnerinize, anne babanızın para ile ilişki şeklini, bunun sizin seçimlerinizi nasıl etkilediğini ve aynı uygulamayı yapmak isteyip istemediğinizi açıklayın. Sonra her biriniz neye ihtiyacınız olduğunu, ne istediğini ve önceliklerini açıkça belirleyin. Nasıl harcayacağınız, harcama hakkında nasıl konuşacağınız ve yaşamınızı nasıl sürdüreceğiniz konusunda anlaşma yapın.

Sağlığa öncelik tanımak
Yaşantınızda stresi kontrol edebilmek sağlığınızı geliştirecek ilk adımdır. Cesaret, sağlıklı çözüm için bir diğer kararlılıktır. Evde daha çok yemek yapın, kahvaltıyı atlamayın, sağlıklı öğle yemeği hazırlayın ve dışarıda yemek yemeyi kısıtlayın.

1 DAKİKADA SAĞLIK

Birinin felç geçirdiğini nasıl anlarsınız?

Burada bilmeniz gereken şey; bir hayat kurtarmak için doktor olmanız gerekmediği! Eğer birisinin felç geçirdiğinden şüpheleniyorsanız, üç şey yapmanız gerekli:

Birincisi: Gülümsemesini isteyin. Doğru bir zaman gibi görünmüyor olabilir ama bazı önemli kasları test etmek için çok önemlidir.
İkincisi: Kollarını kaldırmasını isteyin. Önce siz yapın ve sizi taklit etmesini isteyin.
Üçüncüsü: Ondan basit bir cümleyi tekrar etmesini isteyin. “Ben kırmızı gül seviyorum” gibi basit bir cümle...

Eğer kişi bu basit isteklerin hiçbirisini yapamıyorsa, onu acil olarak hastaneye götürün. Unutmayın, her yıl yüz binlerce insan felç geçiriyor ve o anda her saniye çok ama çok önemlidir. Sizin için çok önemli birinin bu tavsiyeler sayesinde hayatını kurtarabilirsiniz!

İKİ HAFTA DİYETİ-Mehmet ÖZ

Bu diyet iki haftada tüm vücudunuzu yenileyecek!

Sürekli farklı diyet reçeteleri deneyip başarısız olanlardansanız bugünkü sözüm öncelikle size! 8 milyon Amerikalı’nın her yeni yılda diyete başladığı tahmin ediliyor. İnanılmaz ama kilo verebilmek için her yıl 40 milyar dolar para harcıyoruz. Bu durumun Türkiye’de de çok farklı olmadığını gözlemlerimden biliyorum. Peki başarı oranı ne? Maalesef diyete başlayanların sadece yüzde 2’si hedeflediği kiloyu verme konusunda başarılı olabiliyor!

Bugün size iki haftalık bir reçete vereceğim. Bu reçete sadece kilo vermenizi değil vücudunuzu yenilemeyi de hedefliyor. Baharla birlikte metabolizmanızı hem hafifletmek hem de yenilemek istemez misiniz? Cevabınız ‘evet’se çalışmaya başlayabiliriz...

Kilo vermede herkesin bilmesi gereken üç kural

1- Bel çevreniz en fazla boyunuzun yarısı olmalı. Mezurayı kalçanızın üstünde göbek deliğinizin altında bir yere koyun. Kadınların bel çevresinin 80 santimi geçmemesi gerekiyor ama erkeklerinki 90 santim olabilir.
2- İkinci kural; karın yağının biyolojisi. Bunun için de karaciğerinizin ve omentumunuzun (Karın içerisinde, bağırsakları örten oluşum) nasıl çalıştığını bilmelisiniz. En önemlisi burada biriken yağlardır. Yemek, yediğiniz anda mideye iner, oradan da bağırsaklara geçer. Yiyecekler bağırsak duvarı tarafından emilir. Yararlı da olsa zararlı da olsa emilir ve bu damardan geçerek karaciğere ulaşır. Karaciğer o kadar büyüktür ki her şeyi metabolize edebilir. Ama yanlış beslenirseniz hemen yağlanır. Bu yağlanma neye neden olur? Kalp krizine ve kanser de dahil pek çok hastalığa!
3- 3’üncü ve en önemli kural ‘Alışveriş sepetinize asla girmemesi gereken maddeler’.

Salt şekerle yüklü yiyecekler: Bunlar aynı zamanda salt karbonhidratlar olarak adlandırılırlar. Şekerli kahvaltılık gevrekler, pasta ve hamur işleri, kurabiyeler, kekler ve gazlı içecekler bu grubu oluşturur. İnsülin tepkimesini en üst düzeyde tetikleyen bu besinlerden alacağınız yağlar inanılmaz bir hızla depolanır ve sizi obeziteye yaklaştırır!
Nitrik asit ve doymuş yağ içeren etler: Söğüş et, jambon, sucuk ve sosis gibi işlenmiş etler nitrik asit ve tazeliği koruyan kimyasal katkılar içerir. Nitrik asit mide kanseri ve başka dejeneratif hastalıklarla bağdaştırılmıştır. Bu yağlı et ürünleri ayrıca kalp krizi ve çarpıntılarda bir risk faktörü olan ‘kötü’ LDL kolesterolün seviyesini artırabilen sağlıksız doymuş yağlarla doludur.
Telaffuz edemediğiniz içerikler: Demir sülfat, tiyamin mononitrat... Şu pratik kuralı uygulayın; eğer bir gıdayı anlamanız için kimya dersi almanız gerekiyorsa veya beş içeriği telaffuz edemiyorsanız, alışveriş sepetinizin yanına bile yaklaştırmayın!
Sahte sağlıklı gıdalar: Sahte sağlıklı yiyecekler, bazı kurabiyeler, salata sosları veya yoğurt markaları gibi, kendilerini ‘yağ oranı düşük’ olarak gösteren yanıltıcı yiyeceklerdir. Onların etiketlerine yakından bir bakın.
Lezzeti oluşturabilmek için şeker veya tuz oranları yüksektir. Diğer yanıltıcı yiyecekler, ‘tam tahıl içerir’ şeklinde etiketlenmiş ambalajlı ekmek ve krakerlerdir. Mümkün olduğunca gerçek gıdalar seçin.

Harvard’da büyük bir araştırma yapıldı ve az yağlı ya da yağsız yiyecekler incelendi. Bu besinleri yiyenlerin normal miktarda normal yiyecek yiyenlerden daha çok kilo aldığı görüldü. Çünkü bir miktar yağ gereklidir, insanı tok tutar.

Sodyum oranı yüksek konserve gıdalar: Vücudumuza aldığımız sodyum miktarının yüzde 80’i işlenmiş ve konserve gıdalardan gelir. Konserve yiyecekler tuzla doludur ve önerilen günlük ihtiyacımızın yarısı veya yarısından fazlasını içerir. Sodyum bakımından zengin bir beslenme biçimi tehlikelidir, yüksek kan basıncına neden olabilir.

İşte yiyecekler ve beslenme hakkında akıllıca tercihler yapmanızı sağlayacak yedi günlük bir plan. İkinci hafta, birinci hafta yaptıklarınızı tekrarlayacaksınız ama istediğiniz noktalarda uygun yiyecek değişiklikleri yapabilirsiniz.

1. Gün:
1. Yürüyün: Otuz dakika. Yürümek size fiziksel başarının ilk dozunu verir. Her gün 30 dakika yürürseniz, diyet için davranış ve motivasyon temellerini oluşturmuş olursunuz.
2. Esneme hareketleri yapın: Yürüdükten sonra 5 dakika esneme egzersizleri yapın. Esnemek kaslarınızın gevşemesine ve esnekleşmesine yardımcı olurken, aynı zamanda meditasyon etkisiyle dikkatinizi odaklamanızı ve zihinsel açlıktan uzak durmanızı sağlar.
3. Mutfağınızı temizleyin: Bütün yeni, iyi yiyeceklere yer açmak için, mutfağınızdaki beslenme suçlularından kurtulun. ‘Alışveriş sepetinize asla girmemesi gereken maddeler’ prensibine bağlı kalarak mutfağınızı temizleyin.
4. Alışverişe çıkın: Birinci hafta, normalden daha uzun bir alışveriş listeniz olacak. Çünkü haftalık tarifler için gereken malzemelerin yanı sıra, temel ihtiyaçlarınızı da alacaksınız. Sebze veya çorba tercihlerinize karar verin.

Kahvaltı: Yumurtanın beyazıyla omlet, meyve suyu, kahve veya çay Sabah atıştırması: Önceden hazırladığınız sebze veya meyve parçaları
Öğle yemeği: Sağlıklı burger (Tam buğdaylı ekmek ile yapılan sebze burger)
Öğleden sonra atıştırması: Meyveli yoğurt
Akşam yemeği: Bulgurlu somon (derisi alınmış somon fileto ve zeytinyağı ile pişirilmiş bulgur pilavı)
Tatlı: Portakal dilimleriyle 30 gram bitter çikolata
İçecek: Su, kahve, çay

2. Gün:
Karın yağlarının biyolojisiyle ilgili ufak bir ipucundan yola çıkacağız. Günde sadece 100 kalori daha az alırsanız yılda kesinlikle 5 kilo verirsiniz.

1. Yürüyün: Otuz dakika.
2. Esneme hareketleri yapın: 5 dakika.
3. Partner bulun: Hedefleriniz, yemekleriniz, yeni planınız hakkında konuşabileceğiniz bir partner bulun. Öğrendiğiniz bilgileri paylaşın. Bu sizi güçlü kılar.

Kahvaltı: Yağsız sütlü mısır gevreği; meyve suyu, kahve veya çay.
Sabah atıştırması: 15 gram çiğ kuruyemiş.
Öğle yemeği: Cevizli, meyveli, yeşil sebzeli, tavuklu (hindi eti/somon olabilir) salata
Öğleden sonra atıştırması: Meyveli yoğurt
Akşam yemeği: Sebzeli, tam kepekli pizza
Tatlı: Patlamış mısır (Mikrodalga fırında yüksek ısıda 4-5 dakika pişirin. Mısırlar patlamalı ama kavrulmamalıdır. Lezzet için sarımsak tozu veya tarçın ekleyebilirsiniz)
İçecek: Su, kahve, çay

3. Gün:
Öğünleri önceden tasarlamak önemlidir. İçinde her zaman protein, tam buğday ekmeği ve yeşil sebzeler olmalı. Yemeği küçük bir tabağa koyun.

1. Yürüyün: 30 dakika.
2. Egzersiz programı uygulayın: Yirmi dakikalık ağırlık gerektirmeyen bir egzersiz planı uygulayın. Güç egzersizi vücudunuza kas eklemenizi, dolayısıyla metabolizmanızı hızlandırmanızı ve yağ yakmanızı sağlar.
3. Yazın: Yediğiniz her şeyi yazın; bu size sorumluluk kazandırır.
4. Alışverişe çıkın: Hafif ve ortopedik iyi bir çift koşu ayakkabısı alın ve bir adım ölçer alın (günde 10.000 adım!).

Kahvaltı: Sihirli kahvaltı
Malzemeler: 1/2 büyük ve olgun muz, dilimlenmiş seçtiğiniz (veya başka meyve)
1 kaşık soya proteini
1/2 çorba kaşığı keten tohumu yağı
1/4 fincan donmuş yaban mersini
1/2 çorba kaşığı elma suyu konsantresi veya bal
1 çay kaşığı karnıyarık otu tohumu
250 ml su

Uygulama: Bir karıştırıcıda tüm malzemeyi birleştirin. İsteğe bağlı olarak buz ve toz vitaminler de ekleyebilirsiniz. Pürüzsüz bir karışım elde edene kadar karıştırın.

Sabah atıştırması: Elma
Öğle yemeği: Bir kase bahçe hasadı sebze çorbası (seçim size kalmış); yeşillik üzerinde kızılcık, ceviz ve ufalanmış peynir.
Öğleden sonra atıştırması: Meyveli yoğurt
Akşam yemeği: Domatesli, zeytinli ve fasulyeli tavuk
Tatlı: Tarçınlı elma tatlısı
İçecek: Su, kahve, çay

4. Gün:
Dördüncü günde ruhun rolü önem kazanıyor. Obezitenin en büyük etkenlerinden biri çevre ve duyguları kontrol edememektir. Kendinize bir ortak bulmanızı söylemiştim. Onunla kontağı geliştirin... Sizi kimsenin sabote etmesine izin vermeyin!

1. Yürüyün: 30 dakika
2. Esneme hareketleri yapın: 5 dakika
3. Gerekli U dönüşlerini yapın: Bu noktada sizi yoldan çıkartacak kışkırtmalar ile başa çıkabilmeniz için tüyolar:
Dudak yalamak: Nefes alın, dudaklarınızı yalayın ve yavaşça nefesinizi verin. Bu yatıştırıcı hareket sakinleşmenize ve dikkatinizi toplamanıza yardımcı olur.
Bel askısı: Dik durun, belden hafifçe öne eğilin ve alt sırtınızı gevşetin. Yere uzanın, dirseklerinizi tutun veya dizlerinizin arkasına dokunun. Asıl önemli olan, sırtınızda ve kalçalarınızda toplanan gerilimi atmaktır.

Kahvaltı: Yağsız sütlü mısır gevreği; meyve suyu, kahve veya çay
Sabah atıştırması: 15 gram çiğ kuruyemiş
Öğle yemeği: Cevizli, meyveli, yeşil sebzeli, tavuklu (hindi eti/somon olabilir) salata
Öğleden sonra atıştırması: Meyveli yoğurt
Akşam yemeği: Tatlı patates püreli, limonlu ve kaparili tavuk
Akşam atıştırması: Domatesli avokadolu salata
İçecek: Su, kahve, çay

5. Gün:
Kaçamak yapmayı öğrenmek. Kahvaltıda baharatlı bir şey yediyseniz eğer, örneğin karabiber, öğle yemeğinde daha az yersiniz.

1. Yürüyün: 30 dakika
2. Egzersiz programını uygulayın: 20 dakika.
3. Doktorunuzu arayın ve bir randevu alın: Tansiyon, bel ölçüsü, kalp ritmi ve kolesterol seviyeleriniz gibi önemli bilgilerinizi güncelleyin.

Kahvaltı: Sihirli kahvaltı bombası
Sabah atıştırması: Erik
Öğle yemeği: Bir kase bahçe hasadı çorbası; yeşillik üzerinde kızılcık, ceviz ve ufalanmış peynir.
Öğleden sonra atıştırması: 1/2 tam kepekli pizza içinde sebze
Akşam yemeği: Bademli, kayısılı tavuk ve taze fasulye
Tatlı: Portakal dilimleri ve 30 gram bitter çikolata
İçecek: Su, kahve, çay

6. Gün:
1. Yürüyün: 30 dakika
2. Esneme hareketleri yapın: 5 dakika
3. Biraz hava atın: Bir arkadaşınıza, kaydettiğiniz ilerlemelerden ve fark ettiğiniz değişikliklerden söz edin.

Kahvaltı: Yağsız sütlü mısır gevreği; meyve suyu, kahve veya çay
Sabah atıştırması: 15 gram çiğ kuruyemiş
Öğle yemeği: Cevizli, meyveli, yeşil sebzeli, tavuklu (hindi eti/somon olabilir) salata
Öğleden sonra atıştırması: Meyveli yoğurt
Akşam yemeği: Fırınlanmış patatesle hindili dürüm
Akşam atıştırması: Patlamış mısır
İçecek: Su, kahve, çay

7. Gün:

Halka açılma günü. Tüm arkadaşlarınıza ve akrabalarınıza diyete başladığınızı söyleyin. Amacınız da hayatınızın sonuna kadar sağlıklı olmak. Arkadaşlarınız size yardım edecek, başarmanız için destek olacaklardır. İnsanlara açıkladığınız anda bu işi yapacağım demiş oluyorsunuz. Böylece kendinizi daha iyi hissedersiniz ve sizi sevenler de size yardım etmeye çalışacaktır.

1. Yürüyün: 30 dakika
2. Egzersiz: 20 dakikalık ağırlık gerektirmeyen egzersiz programı.
3. Mutfağınızı yeniden doldurun: Biten malzemelerinizi kontrol edin ve listenizi hazırlayın.
4. Kendinize puan verin: Bel ölçünüzü ve kilonuzu ölçme zamanı. İlk haftanızda, ağırlığınızda bir-iki kiloluk ve bel ölçünüzde ikiüç santimlik bir azalma gözlemleyebilirsiniz.

Kahvaltı: Sihirli kahvaltı bombası
Sabah atıştırması: Meyveli yoğurt
Öğle yemeği: Bir kase bahçe hasadı çorbası; yeşillik üzerinde kızılcık, ceviz ve ufalanmış peynir.
Öğleden sonra atıştırması: Önceden hazırladığınız sebze parçaları
Akşam yemeği: Biberiye ve limonla ızgara alabalık, çipura veya levrek
Tatlı: Tarçınlı elma tatlısı
İçecek: Su, kahve, çay

8. Gün:
İşte başardınız. Sizi vücudunuzu yenileme, sağlıklı bir kiloya ve bel ölçüsüne kavuşmak için ihtiyaç duyduğunuz tüm araçları, eylemleri ve düzenlemeleri verdik.

İkinci hafta, birinci haftada yaptıklarınızı tekrarlayacaksınız. Birinci hafta, sizi vücudunuzu yeniden ayarlamanıza yardımcı olacak davranış kalıplarına sokar. İkinci hafta, planda pratiklik kazanmanız için fırsat tanır. Araştırmalar, bir eylemin alışkanlığa dönüşmesi için iki hafta tekrarın yeterli olduğunu göstermiştir.

KANSER RİSK FAKTÖRLERİ-Mehmet ÖZ

Kanser mermisinin kime isabet edeceğini bilmek zordur. Ama henüz bu belayla karşılaşmamışken hala yapabileceğimiz pek çok şey var, unutmayın. En azından bu uğurda kanserde çok önemli rol oynadığı bilinen 6 risk faktörünü öğrenebilirsiniz. Prof.Dr. Mehmet ÖZ

Maalesef ortaya konan kanser sebebinin doğruluğunun ispat edilmesi aşırı karışık bir iştir. Ancak bugün artık kansere bir tek şeyin sebep olmadığını biliyoruz. Bazen kanser bir kişinin hatalı genleri kalıtım yoluyla alması gibi basit bir yol çizer. Bazen de sebebinin saptanması mümkün olmaz. Ama genelde yüksek risk faktörü dediğimiz sebeplerden bazılarının bir araya gelmesiyle kanser tablosu oluşur. Hala değiştirebileceğiniz faktörler varsa onları değiştirmenin bir anlamı vardır. Şüphesiz hiçbiriniz genlerinizi, ırkınızı ve yaşınızı değiştiremezsiniz. Fakat yüksek risk altındaki kişiler sık aralıklarla tarama testlerini yaptırarak veya risk faktörünü azaltıcı ilaç kullanarak kendilerini kontrol altına alabilirler. Kişinin kendi risk faktör profilini bilmesi, değiştirmek veya azaltmak için ne yapabileceğini öğrenmesi kanser bilgilenmesi için bir fırsattır. İşte aklınızda bulunması gereken 6 çok önemli risk faktörü...

1. Sağlıksız yaşam alışkanlıkları
- Gündelik hayatta yaşam biçimlerimiz bazen en tehlikeli risk faktörü olur:
- Sigara içmek: Sigara içenler (ve etrafındaki dumanı soluyan pasif içiciler) 15 değişik kanser için risk altındadır. Akciğer, ağız, dil, yemek borusu, mesane, böbrek ve pankreas kanseri gibi.
- Alkol kullanımı: Alkol kullanmak ağız, boğaz, yemek borusu, meme, kolon ve karaciğer kanser riskini arttırır. Sonuçları net olarak bilinmese de alkol sindirildiğinde ve metabolize olduğunda tahrip edici kimyasallar bulundurabilir veya toksik materyaller üretebilir. Alkol östrojen (dişilik) hormonunu etkiler, meme, yumurtalık ve rahim kanseri arttırıcısı olarak bilinir. Alkol kansere karşı koruma sağlayan besinleri de azaltır.
- Riskli cinsel ilişki: Virüs ve bakteriler pek çok kanser türünün sebebi değildir ama birkaç tane seks bağlantılı enfeksiyon kanserde ana rol oynar. HPV (papillomavirus) enfeksiyonu rahim ağzı, anüs, vajina, vulva, penis, ağız ve boğaz kanserlerinin sebebini oluşturur. Hepatit B ve C enfeksiyonları karaciğer kanserine sebep olur. Lenf düğümü kanseri (lenfoma) için en büyük riski ise HIV (AIDS) virüsü oluşturur.

2. Çok az veya çok fazla güneş banyosu
Güneşten yansıyan ultraviyole ışınlarının çift etkisi vardır. Deri içindeki kimyasalları harekete geçirerek pek çok vücut fonksiyonu için faydalı olan D vitamini üretir. Zararı da vardır. Aşırı ultraviyole ışınına maruz kalınması melanoma-deri kanseri ve diğer tip deri kanserlerine sebep olabilir. Az güneş ışığı ise kolon, rektum kalın bağırsak ve pankreas kanserine sebep olduğu düşünülen D vitamini eksikliği yaratır.

3. Yüksek yağ az fiberli beslenme düzeni

Zayıf beslenmenin pek çok açıdan hasar oluşturma etkisi vardır. Koruyucu içerikleri olan besinlerden az tüketmeniz veya zarar verici besinlerle çok beslenmeniz sağlığınızı etkiler. Genel beslenmede yağlı (özellikle doymuş yağ) ve az fiberli yiyecekleri tercih edenlerde kolon, rahim ve prostat kanser riski artar.

4. Yüksek beden kitle indeksi

Yüksek beden kitle indeksi, her tür kanserde ölüm oranını artırır. Özellikle yemek borusu, mide, kolon, rektum, karaciğer, safra kesesi, pankreas, prostat, böbrek, çoklu miyelom ve lösemi kanserlerinde etkilidir. Bir kişinin beden kitle indeksi 40 veya fazla ise kanserden ölüm oranı önemli ölçüde artar. Bu oran normal kilolu kişilere göre erkeklerde yüzde 52, kadınlarda yüzde 62’dir. (Beden Kitle Endeksi Hesaplayıcı)

Kanser riskini obezitenin nasıl arttırdığı anlaşılamamıştır. Yağ hücreleri çok aktiftir. Obezitenin kanser riskini nasıl artırdığı çok açık değildir, ancak yağlı hücreler çok aktiftir ve birçok kanseri tetikleyen östrojen, insülin, insüline benzeyen büyüme hormanlarından bol miktada üretilmesine sebep olur.

5. Kanserde aile geçmişi

Aile geçmişi kanserde, değiştiremeyeceğimiz, ancak korunmak için tedbirlerimizi artırabileceğimiz risk faktörlerinden bir tanesidir. Aile bireylerinin benzer veya alışılmamış kanser tiplerinden etkilenmeleri halinde kanserin aile geçmişinden şüphelenilmektedir. Doktorlar kansere sebep olan bozuk genlerin ailede kanserli ebeveylerden geçtiğini bilirler.
Örneğin kalıtsal meme ve yumurtalık kanserine yol açan BRCA1 ve BRCA2 genlerini kadınlar ailelerinden alırlar. Ancak unutmamak gerekir ki; genetik temelli olan kanserlerin hepsi tek bir hasara dayanarak ortaya çıkmaz. Başka faktörlerin de onu desteklemesi gerekir.

6. Yaş

Herkesin korku ile beklediği lider risk faktörlerinden bir tanesi yaşlanmaktır. Her ne kadar kanser her yaşta oluşabilirse de genellikle teşhisler 65 yaş üzerindeki kişilerde daha fazladır. Bunun sebebi ise; 65 yaş üstünde, hücrelerin bozulmaya başlaması ve tabii korunma mekanizmasının zayıflaması nedeniyle kanserin ortaya çıkmasıdır.

Kanser riskini azaltmak için

Hastalık oluşturabilecek önemli risklerinizi öğrenin, hastalıklardan korunabilmek için gerekli ipuçlarını keşfedin.

Sigarayı bırakın, sigara dumanı ile temasta bulunmayın.

Daha çok fiziksel aktivite yapın.

Aşırı kiloluysanız kilo verin.

Doktorunuzun tavsiye ettiği kanser tarama testlerini yaptırın.

Ultraviyole ışınları altında uzun süreli kalmaktan sakının. Kum, su, kar ve buz tarafından yansıtılan direkt güneş ışığına maruz kalacaksanız güneş kremi kullanın (15 ve daha üstü koruma faktörlü).

Günlük kalorinizin yüzde 30’dan daha azını yağdan alın ve yiyeceklerinizi doymamış yağ ihtiva edenlerden seçin.

Yüksek fiber ihtiva eden saf hububatlı yiyecekleri yiyin.

Aile bireylerinizin kanser geçmişlerini yakından takip edin.

Ailesel kanser genlerinizin tanınması için genetik test yaptırma imkanınız varsa bunu gözardı etmeyin.

Meme, prostat ve kolon kanser riskiniz varsa doktorunuzdan alabileceğiniz önleyici ilaçları öğrenin.

Uzun süre kapalı ortamlarda bulunuyorsanız veya kan test ölçümünüz düşükse günlük D vitamini takviyesi alın.

Güvenli seks yapın (Her seferinde doğru şekilde prezervatif kullanın).

Kan enfeksiyonu kapmanıza sebep olabilecek malzemeleri başkaları ile paylaşmayın (kan iğnesi, diş fırçası gibi).

40 yaşı geçince ihmal edilmemesi gereken 3 semptom
Her sene binlerce kişi kolaylıkla önlenebilecek hastalıklardan hayatlarını kaybediyor. Hepimiz yoğun bir hayat yaşıyoruz ve felç, kolon kanseri, şeker hastalığı gibi gecikildiğinde kurtulmanın zor olduğu ciddi hastalıkların habercisi olan semptomları ihmal ediyoruz. Lütfen bu kişilerden olmayın! Bahsedeceğim 3 en tehlikeli hastalık için erken uyarı sisteminiz ile nasıl bağlantı kuracağınızı öğrenin ve çok önemli bir şey daha yapın, bunları çevrenizdeki diğer kadınlarla da paylaşın...

1. Kelimeleri bulma güçlüğü

Gözlerinizi kapatıp geçen haftayı düşünün. Felç için bir uyarı olabilecek bu kurnaz semptoma dikkat kesilin. Ortak problem, bir kelime grubunun diğer grup ile karıştırılmasıdır. ‘Mavi palto’ yerine ‘kırmızı ceket’ gibi. Veya eşya ve kişiler için esas kelimeleri hatırlamaktaki güçlükler gibi.
Beyin ile iletişimdeki bu yanılmalar daha ciddi olayların ön habercisi olan mini felç arazları olabilir. Yaşananlar (yaşayacağınız ve yaşadığınız) vücudunuzun bir tarafına ait hissizlik ve felç olabilir. Mesela kişinin orantısız gülüşü suratının bir tarafındaki kasların düzgün çalışmadığını açığa vurur.

Ne yapmalısınız? Kelime karıştırma veya bulamama gibi çözümü zor semptomlarla karşılaşırsanız derhal doktorunuza başvurun. Doktorunuz MR yaparak oksijen azlığından varsa doku ölümünü kontrol edecek ve semptomların devam etmemesi veya daha kötüleşmemesinden emin olmak için sizi felç önleme rejimine sokacaktır. Vücudunuzun bir tarafında hissizlik veya felç gibi çok ciddi arazları fark ederseniz derhal size çok yakın tam teşekküllü bir hastaneyi arayın. İnme/felç durumunda ilk 3 saat içinde yapılacak müdahale hayatınızı kurtarabilir ve tam kurtulma şansınızı arttırır.

2. Batında şişkinlik

Çok az kadın bu rahatsız edici hisse yabancıdır. Sindirim güçlüğü/hazımsızlık periyodunun yaklaşmakta olduğunun sinyalleridir. Her gün oluşan bu sıkıntı verici durum kolon kanserinin önemli bir ikazı olabilir.

Ne yapmalısınız? Şişkinlikten dolayı beslenme değişikliği yaptıysanız veya adet görmüyorsanız ve şişlik devam ediyorsa jinekoloğunuza başvurun. Kolon kanserinin araştırılması için sizi gastroenterologist’e gönderecek ve yumurtalıklarınızın etkilenmeme ihtimalleri üzerinde duracaktır. Ailenizin de hastalık geçmişi varsa çok dikkatli olmalısınız. Dışkıda kan veya son birkaç günde ciddi kramp gibi diğer semptomlara karşı takipçi olmalısınız.

3. Cinsel isteksizlik

Seks kelimesinin kulağa hoş gelmemesinin daima ciddi sebepleri vardır. Süregelen cinsel isteksizlik şeker hastalığının önemli göstergesi olabilir. Yüksek kan şekeri arterlerin yapışkan büyümesine ve zaman zaman tıkanmasına sebep olur. Bu durumdaki kan akış kaybı da cinsel istek ve fonksiyonlarda olumsuz durum yaratır.

Ne yapmalısınız? Cinsel isteksizliğinizi meşguliyetiniz veya yorgunluğunuza bağlamayın, bu durumu dikkatlice takip edin ve süregelen bir dönem ise doktorunuza danışın.

1 dakikada sağlık

Bilmeniz gereken 3 numara

Beyninizin içinde yüzen pek çok numara vardır. Telefon numaraları, pin numaraları, şifreler gibi... Bunlardan 3 tanesi var ki; hayati önemdedir... İlki bel ölçüsü. Mezura alın, belinizi göbek deliği hizasından yere paralel şekilde ölçün. Çıkan rakam boy ölçünüzün yarısından daha fazla olmamalıdır. Genellikle bu rakam kadınlar için 80, erkekler içinse 90 cm civarındadır. İkincisi tansiyon rakamları. Kan basıncı, arterlerinize karşı olan basınçtır.
En üst değer 12, en alt değer 8’den az olmamalıdır. 11.5’e 7.5 ideal değerdir. Ve kan şekeri...
Eski tabir ile kan glukozu size şeker hastalığı riskinde olduğunuzu söyleyebilir. Değeri 100’ün altında görmek isteriz. Bunlar yaşamınız süresince bilmeniz gereken 3 önemli rakam. Onları anlamazsanız düzeltemezsiniz, o yüzden doğru takip edin.

Çölyak Hastalığı Nedir-Nasıl Tedavi Edilir-Mehmet ÖZ

Ekmeğin esnek dokusunu gluten sağlar. Hatta ilaç ve kozmetik gibi üretim alanlarında da kullanılır. Gluten aynı zamanda jambon, rokfor peyniri, bira, aromalı kahve, meyan kökü ve soya sosu gibi ürünlerde saklı olabilir.

Gluten aldığınızda ne olur?

Gluten intoleransınız varsa ve bu proteini vücudunuza aldıysanız, bağışıklık sisteminiz, besinlerin emilimini ve kana geçmesini sağlayan, ince bağırsağın mükemmel mimarisinin bir parçası olan villüslerinize zarar veren antikorlar salarak bunu yanıtlar.

Normalde ince bağırsak yiyeceklerdeki önemli besinleri emen parmak benzeri tüylerle kaplı bir peluş halı gibidir. Çölyak hastalığına maruz kaldığınızda, bu villusler düzleşir ve halıya benzeyen bağırsak daha çok parke tabana benzer. Böylece artık besinler doğru düzgün emilemezler.

Bu da, ne kadar yerseniz yiyin, yetersiz beslenmeye yol açar. Gluten intoleransı ve çölyak hastalığı arasındaki fark, gluten intoleransının genellikle bağırsağa aynı zararı vermemesidir ancak gluten alımı, rahatsızlık verici belirtilere yol açabilir.

Çölyak hastalığının belirtileri

Belirtileri saptamak zor olabilir ancak genelde en yaygın şikayetler karın ağrısı, şişkinlik ve aralıklı ishal. Bazen çölyak hastaları mideyle, karınla ilgili hiçbir sorun yaşamazlar ve bunun yerine asabiyet, eklem ağrısı, kas krampları, ağız yaraları, ayaklarda karıncalanma, veya gluten intoleransından kaynaklanan kaşıntılı, kabartılı bir deri hastalığı olan dermatit herpetiformis gibi şikayetlerde bulunabilirler. Bu döküntünün ve diğer çölyak hastalığı belirtilerinin tedavisi, glutensiz bir beslenme programı sağlamaktır. Aslında esas anahtar, doğru tanıyı bulmakta. Çölyak hastalığı yanıltıcı bir teşhise neden olabilir, çünkü bu hastalık IBS (Hassas Bağırsak Sendromu), ülser, Crohn Hastalığı (İltihabi Bağırsak Hastalığı) ve anemi gibi hastalıkları taklit edebilir.

Şişkinlik, yorgunluk veya eklem ağrısı yaşıyorsanız siz de çölyak hastalığı veya gluten intoleransından mustarip milyonlarca insandan biri olabilirsiniz.

Araştırmacılar artık ABD’de çölyak hastalığının özellikle de yüksek orandaki yanlış teşhislere bakarak, önceden düşünülenden daha yaygın olabileceğine inanıyorlar. Artık doktorunuzun çölyak hastası olup olmadığınıza karar vermesine yardımcı olmak için güvenilir kan testleri mevcut. Çölyak hastalığı bir otoimmün hastalığı olduğu için çölyak hastalarının bazı antikor seviyeleri anormal derecede yüksektir. Doktorunuz bu antikor seviyelerini ölçüp, endoskopik doku örneğiyle birlikte teşhisi doğrulayabilir. Eğer çölyak hastalığınız varsa, glutensiz bir diyet rahatlamanızı sağlayacaktır çünkü şu anda tedavisi yoktur.

Kaçınılması gereken başlıca yiyecekler

Ekmek
Krakerler
Tahıl
Makarna
Kurabiye, pasta ve börek
Unlu soslar Amarant, esmer buğday, kinoa gibi bazı tahıl çeşitleri gluten içermezler ancak siz etikette gluten içermez yazdığından emin olun çünkü bu ürünler glutenli tahıllarla aynı fabrika veya tesislerde üretiliyorsa çapraz bulaşma meydana gelebilir.

Çölyak hastaları için genellikle güvenli olan yiyecekler

Meyve ve sebzeler
Et, balık ve kümes hayvanları (panesiz)
Çoğu süt ürünleri
Glutensiz un (pirinç, soya, mısır, patates)
Patates

Çölyak hastalığı hakkında bilinçlenme arttığından dolayı üreticiler giderek daha fazla glutensiz ürün sunuyorlar. Uzman bir diyetisyen de size glutensiz yiyecekleri öğretmekte yardımcı olabilir.

Yanlışlıkla gluten tüketiminde bulunursanız, ishal veya mide krampları yaşayabilirsiniz çünkü azıcık miktarda tüketilen gluten bile zarara neden olabilir. Önemli olan yiyeceklerin etiketini okuyarak almak ve gluten içerenleri elemek, çünkü glutensiz bir beslenme genellikle çoğu hasta için tam iyileşme sağlar.

Not: Kestane - Önemli bir enerji kaynağıdır. Kolayca sindirilebilir. Çölyak hastaları için buğday içermeyen un kaynağı olabilir. E ve B6 vitamini içerir, yağ oranları düşüktür.